Gündem Uyanış
ZULÜM VE İKTİDAR
11-10-2015 19:25 1317

ZULÜM VE İKTİDAR

 

 

 

 

Tarihin tanıklık ettiği ağır bir zulüm ve şiddet cenderesinden geçmekteyiz. Hiçbir vahşi hayvanın bir başka hayvana reva görmediği bir muameleyi bugün kendini İslam referansıyla tanımlayan bir iktidar tarafından mazlum bir halka yönelik olarak gerçekleştirilmektedir.

Vicdanları susturmak için dini, mili, yerli kavram ve sözler alet yapılarak gerçekleştirilen propaganda bombardımanı ile beklenilen sonucun alınıp alınmayacağını şimdiden öngörmek mümkün değil ancak kullanılan tahrik kar, aşağılayıcı ve zalimane savaş dilinin yeterli oranda kırılma, nefret ve duygusal kopuşu şimdiden sağladığını söylemek mümkündür. Bu savaşın ve şiddetin “Terör ve terörist” lik kavramlarıyla hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır. Sadece ve sadece 13 yıllık iktidarın tek başına yeniden yola devam edip etmemesiyle yani itiraf edildiği gibi 400 milletvekili sayısı ile ilgili bir durum olduğu açığa çıkmıştır.

Yaşanan savaş manzaraları, kentlerde sivil savaşçı ayrımı yapılmaksızın halka yönelik kullanılan ve uluslar arası hiçbir savaş kuralına sığmayan şiddet dozu yüksek saldırı, bombalama ve katliam manzaraları insanı ve insanlığı dehşete düşürecek niteliktedir.

Kafası koparılarak öldürülen, ısı bombalarıyla kömürleştirilen, parçalanarak vucut bütünlüğü ortadan kaldırılan, öldürüldükten sonra zırhlı araçların arkasına bağlanarak sürüklenen, keskin nişancılar tarafından kafalarından kurşunlanarak infaz edilen 35 günlük bebek,  genç yaşlı insan cesetleri yakınları tarafından dahi tanınması imkânsız hale gelirken,   Haftalar süren DNA testleriyle uygulanan cenaze tespiti ve teslimi prosedürü, öldürülen insanların yakınları tarafından ayrı bir işkence ve zulüm uygulaması olarak yaşanmaktadır.

Bir çatışmada yaşamını kaybetmiş PKK militanı kız kardeşinin kömürleşmiş cenazesinin DNA testi ile tespit edilmesi için İHD üzerinden adli tıp kurumuna annesiyle birlikte başvurarak kan örneği vermeye gelen kardeşin söyledikleri insanım diyen herkesi insanlığından utandıracak mahiyettedir. “ Hiç olmazsa kız kardeşimin cenazesini erken verseler annemin ağlama süresi kısalır” ifadesi zalimlerin empatiyle karşılayabileceği bir durum olduğunu sanmıyorum Çünkü zalimlerin empati yapma yeteneği sıfıra yakın olduğunu bilmek gerekiyor.

Hangi empati sahibi insan keskin nişancılar tarafından öldürülen on yaşındaki kız çocuğunu sokağa çıkma yasağı altında Toprağa verme yerine ceset buzumlasın diye günlerce  evladının cesedini evindeki buz  dolabına koyarak başında ağıt yakan Annenin ruh halinden  anlamaz. Anlamayanlarda vardır elbet ancak onlar gerçekten empatiden yoksun zalimlerdir.

Neden aniden  bu dehşet verici durumun ortasında kendimizi buluverdik..Tek başına iktidar çoğunluğu sağlanmadı diye böylesine bir kıyametin koparılması mı gerekiyordu. Ağızlarda peleseng edilen demokrasi ve milli iradeye ne oldu,  7 haziran seçimlerinden hemen sonra insanları bir yandan dehşete düşüren diğer yandan zıvanadan çıkaran şiddet, ölüm ve kin kısır döngüsü yüzlerce cana mal olurken, Ayrımsız evlatlarını, canlarını kaybeden acılı ailelerinin feryadını bir müzik şöleni tadında anlamaktan başka laf dinlemeyen devletlu iktidarın yarattığı bu kan denizinin sonunda  tek başlarına iktidarlarının ömrünü uzatabileceklerini  mı düşünüyorlar.

 Mitolojide geçen zalim Dehak’ın;  her gün iki genç insan beyni ile hastalıklı yaşamını sürdürme serüvenine mi özendiler. Velev ki Şiddet ve ölüm mühendisliği ile, sandık, seçim ve seçmen oyunlarıyla 1 Kasımda yeniden tek başına iktidara kavuştuğunuzda, ölümlerine yol açtığınız Polis Asker, PKK li, sivil, genç, Çocuk, kadın, yaşlı yüzlerce insanı da sevenlerine kavuşturabilecekmişsiniz? Ailelerinin feryadını dindirebilecek misiniz? Yaralı yüreklerine merhem sürecek misiniz?. Her şeyden önce tüm yaptıklarınızdan dolayı referans gösterdiğiniz dinin Rabbine hesap verebilecek misiniz?  Zulmünüz gücünüzden haklılığınızdan, meşruiyetinizden kaynaklanmamaktadır. Zulmünüz zafiyetlerinizden, günahlarınızdan ve korkularınızdan kaynaklanmaktadır. Korkunun da ecele faydası yoktur. Bu zulmü de ilelebet sürdürmenin imkânı da bulunmamaktadır.

Top