Gündem Uyanış
KAN REVAN İÇİNDEKİ YENİ TÜRKİYE
25-06-2016 14:53 1340

KAN REVAN İÇİNDEKİ YENİ TÜRKİYE

 

 

14 yıllık iktidar sürecini geride bırakan ancak 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra hiçbir biçimde sürdürmekte olduğu iktidar güç ve nimetini devir etmeyeceğini açıkça gösteren AKP, esas aldığı kan, şiddet ve korku politikaları üzerinden daha uzun erimli, bagajında biçimi belirlenmiş kendine özgü bir dikta rejimi için kararlı olduğu görülüyor.

Mevcut aşama değerlendirildiğinde, Anayasa, hukuk, demokrasi, parlamenter sistem, evrensel norm ve değerlerin fiilen ortadan kaldırıldığı felakete gebe bir dönemi yaşamaktayız. Üst üste yaşanan vahim gelişmeler ve yaşama geçirilen güvenlik eksenli hukuk dışı politikalar artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını göstermektedir. En az yakın gelecekte şu an geçerli olan ve ısrarla sürdürülen çatışmacı kanlı politikaların yerine daha uzlaşmacı ve insani politikaların esas alınacağına dair bir emareye rastlamadığımızı söylemek mümkün.  Bu realite mevcut iç denge ve dinamikler açısından da geçerli ancak uluslar arası dinamikler ve devletlerarası çıkar ilişkileri mevcut durum karşısında nasıl bir refleks geliştirir bunu şimdiden ön görmek çok mümkün görünmemektedir.

Çünkü parlamentoda Kürt siyasal hareketinin can havliyle gösterdiği direnç dışında mevcut gidişatı frenleyecek ne bir muhalefet gücü ve yapısı, ne de parlamento dışında oluşacak toplumsal muhalefete dair bir umut ve potansiyel görünmektedir.

Hükümet “terör” ipoteğine aldırdığı siyaseti istediği gibi yönlendirirken CHP ve MHP yi de Kürt düşmanlığı üzerinden mutabıklaştırarak, Milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldıran yasadan tutun Kürt coğrafyasını yerle bir eden güvenlik görevlilerinin işlediği ve işleyeceği suçlardan dolayı muaf tutacak, cezasızlığı daha da kurumsallaştıracak, biat etmeyenin yaşam hakkını ortadan kaldıran yasalara kadar her geçen gün gazabını katmerleştirerek sürdürmektedir.

Güvenlik, yasama, yürütme, yargı ve basını tekeline alan Cumhurbaşkanı biran önce hedefine varmak için gerilim üstüne gerilim yaratan ifadelerle şiddet ve kaos ortamı yaratmak üzere argümanlar üretmektedir. Sayın Cumhurbaşkanı son derece gergin adeta patlamaya hazır tehlikeli ortamda, Taksim gezide topçu kışlasının mutlaka yapılacağını beyan etmesi yaşanan çatışma ve gerilim konseptinin, yerle bir edilen Kürt coğrafyasıyla sınırlı kalmayacağını, kullanılan tahrik ve tahrip dili, toplumda var olan tehlikeli ayrışma ve fay hatları üzerinden şiddettin ülkenin batı yakasına da taşınacağını göstermektedir.  Küçük bir kıvılcımla her tarafın dehşet içerisinde bırakılabilineceği zemin ve imkânın hazırlanması için epey gayret sarf edilmekte olduğunu şimdiden öngörmek mümkündür.

Bir tek farklı ses ve soluğa tahammülün bulunmadığı yerde Özgür gündem gazetesiyle dayanışma içinde olmaktan başka suçları bulunmayan, İnsan Hakları Vakfı Başkanı Şebnem Korur Fincancı, yazar Ahmet Nesin, Gazeteci, Erol Önderoğlu’ nu İlgili Hâkim’in “Tutuklanmalarına engel bir durum yok” ifadesiyle cezaevine gönderilmesi önümüzdeki süreç içinde aynı gerekçenin hukuksal bir hüküm olarak binlerce insana teşmil edilebileceğini göstermektedir.

Cezaevine girmek için İlgili Hâkim’in ifade ettiği doğrultuda engeli bulunmayan her kes rahatlıkla cezaevini boylayabilecektir.

Şırnak DBP yöneticisi Hurşit Külter’in durumu yargısız infaz ve gözaltında kaybettirme geleneğinin yeniden yaşama geçirildiği görülmektedir.

Profesyonelce yaratılan algılar, adım adım gerçekleştirilen kurumsal tasfiyeler, ilmek ilmek örülen ekonomik ve toplumsal dayanaklar, muhalif basına yönelik geliştirilen linç, inanç ve milliyetçilik üzerinden devşirilen konsolidasyonun gerisindeki temel arzu, modeli belirsiz bir başkanlık sisteminin ötesinde çok daha kapsamlı, ideolojik eksenli, içinde demokrasi kırıntısını barındırmayan, farklı inanç ve değerlere tahammülü bulunmayan inanç ve ırk referanslı bir rejimin ihdasıyla ilgili olduğunu anlamakta gecikmek toplumsal bir aymazlık olarak görmek gerekiyor.

Kısaca tasarlanan ve bir an önce yaşama geçirilmesi planlanan yeni Türkiye’de Artık Serbest ve eşit seçimler olmayacak, demokratik yoldan iktidar el değiştirmeyecek, Bağımsız yargı ve yasamadan söz edilmeyecek, İktidar yanlısı olmadan, biat etmeden yaşama şansı tanınmayacak, Farklı düşünen herkes teröre destek olduğu gerekçesiyle kamusal alanın dışına itilerek ekonomik ve sosyal yaşamdan koparılarak açlıkla terbiye edilecekler. Adalet, özgürlük, barış ve demokrasiden söz edenler düşman hukuku çerçevesinde muameleye tabi tutulacak, tutuklanacak, gerekirse sokak ortasında vurulacaklar. İktidar meşruiyetini hukuk ve evrensel değerlere dayandırma yerine sahip olduğu iktidar erkine yani zor gücüne dayandıracaktır.

Top