Gündem Uyanış
SEÇİME Mİ?  SAVAŞA MI?
14-04-2015 22:04 1216

SEÇİME Mİ? SAVAŞA MI?

 

 

7 Haziran genel seçimleri yaklaştıkça muhtemel provokasyonlarla ilgili ifade edilen kaygı ve endişeleri haklı çıkaran gelişmeler bütün hızıyla devam etmektedir.

 Roboski’de katırlara yönelik itlaf vahşeti, Çağlayan adliyesi katliamı, Fenerbahçe kafilesine yönelik yapılan silahlı saldırı, en son Ağrı’da yaşanan çatışma ve ölüm haberlerinin provokasyonlar dizisinin tesadüfî olmadığı gibi kesintisiz devam edeceğini göstermektedir.

Siyaseti kendi arzusu doğrultusunda dizayn etmeye çalışan iktidar, öyle anlaşılıyor ki her gün yaptırdıkları anket sonuçlarından bekledikleri tatmin edici verileri  almamış olacak ki uygun önlemler alma yöntemini devreye sokmuş bulunmaktadır.. Seçime giden yolda bu niyetle kurulduğu anlaşılan pusular her gün bizi hangi bela ile buluşturacak diye kötü bir ruh haline sokmaktadır. Bu konuda Milli savunma bakanı İsmet Yılmaz’ın seçimlere kadar benzer provokasyonların olabileceğini belirtmesi son derece düşündürücü aynı zamanda vahim bir açıklama olarak endişe ve kaygılarımızı artırmaktadır.

Çünkü bu ülkenin geçmiş deneyiminden benzer yöntemlerin demokratik barışçıl siyasetin önlenmesinde hep kullanıldığını 22 yıl önce barışa en fazla yaklaşıldığı bir anda Bingöl’de 33 Erin öldürülmesinden Silvan provokasyonuna, Usludan Habura, Maraş’tan Gazi’ye Sivas’tan Cizre’ye, Kobani düştü düşecek olmaktan  6-7 Ekim’e,  darbelere psikolojik ve siyasal zemin hazırlamaktan gerçekleştirilen darbelere kadar örnekleri saymak ve görmek  mümkündür. Dolayısıyla her gün yaşanmaya başlayan ve her defasında yüreğimizi ağzımıza getiren provokasyonlar barış ve demokrasi ile ilgili umut ve beklentimizi ötelemektedir.

Her geçen gün HDP nin % 10 gibi dünyanın hiçbir demokrasisinde bulunmayan bir seçim barajını aşma ihtimali karşısındaki İktidar partisi ve kendine özgü bir başkanlık sistemini kurgulamaya çalışan Cumhurbaşkanının öfkesini anlamak, demokratik ve şefaf bir seçim mantığıyla tarif etmek imkânsızdır.

“Velev ki” HDP %10 luk haksız barajı aşarak parlamentoya girmeyi başarsın. Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek başına başkanlık sistemini ihdas edecek sayıda milletvekilini bulmayı engellesin veya halkın daha yüksek oranda göstereceği teveccühle AKP nin tek başına hükümet kuracak sayıda Milletvekili çıkarmasını önlesin.

Bütün bunlar İnsanın, Asker’in Gerillanın, siyasetçinin,’vatandaşın, Yada Roboski’de olduğu gibi Kürt’ün katırının öldürülme sini’mi gerektiriyor.

Ağrı’da 4 asker’in yaralanması genelkurmay başkanlığının açıklamasına göre 5 PKK gerillasının öldürülmesi toplumun kimyasını bozmaktan başka hangi çözüm biçimini karşılamaktadır.

Bir yandan PKK ile barış görüşmesi yapıp diğer yandan Kürtlerin katırını öldüren bir devlet zihniyeti. Biryandan demokratik siyasal çözüm sürecini gündemleştirip ağrı’da olduğu gibi askeri operasyonları düzenlemeyi gerekli gören bir anlayışı tamda KCK yöneticisi Cemil Bayık’ın “Türk devletiyle savaşmak istemiyoruz bu sorunun demokratik ve siyasal çözümünü istiyoruz” dediği bir an da yaşama geçmesi,

HDP lideri Selahattin Demirtaş’ın  “biz AKP ye güvenmiyoruz” biçimindeki ifadesini teyit etmekten başka neye yarar.

Top