Gündem Uyanış
ÖNLENMİŞ BİR DARBENİN SONUÇLARI BÖYLEYSE ;  ÖNLENEMEMİŞ BİR DARBENİN SONUÇLARI NASIL OLURDU?
16-07-2017 10:40 741

ÖNLENMİŞ BİR DARBENİN SONUÇLARI BÖYLEYSE ; ÖNLENEMEMİŞ BİR DARBENİN SONUÇLARI NASIL OLURDU?

 

 

Kanlı, kanlı olduğu kadar toplumsal sonuçları ağır olan darbenin üzerinden tam bir yıl geçti.  Büyük tartışmalara yol açan bir o kadar da soru işareti barındıran darbe kimileri için Allahın lütfü olmaya devam ederken kimileri için de acı ve gözyaşından öteye geçmiyor.

Kim ve kimler tarafından gerçekleştirilmiş olursa olsun bir şiddet ve nefret kusuntusu olan darbeler mutlaka lanetlenmesi gerekir.

      Çünkü aklın, vicdanın, Hukukun ötelendiği kin ve intikam duygusunun öne çıktığı darbelerin demokrasi ve adaleti geliştirdiği görülmemiştir. Aksine darbeler demokrasi ve adalet sistemini çökertirken, on yıllarca süren acı izler bırakmaktadır.

Türkiye’nin darbeler tarihi oldukça zengindir. Hatırlayabildiklerim 1960-1972-1980- 28 Şubat, 15 Temmuz 2016 darbeleri bütün etki ve sonuçlarıyla tartışılmaya devam ederken ilk kez ağır bedellerle engellendiği söylenen bir darbenin daha ağır sonuçlarıyla yaşamaya devam ediyoruz. Darbe engellendi ama ağır yıkıcı sonuçları devam edecek gibi görünüyor.

         Bu durum aslında büyük bir çelişkiyi de beraberinde getirmektedir. İster istemez insanın aklına kanlı darbe Gerçekleşseydi bugün yaşanan sonuçlar gerçekleşir miydi? Ya da bu gün yaşananlarda tipik bir darbe icrası değimlidir? Çünkü bastırılmış bir darbe sonrasında beklenen normalleşme bir türlü gerçekleşmediği gibi her geçen gün OHAL ve KHK ler le normalleşmenin ötesinde hukuk dışı bir sürece evirildiğini görüyor ve yaşıyoruz.

          Darbe sonrası yaşanan toplumsal ayrışma ve şiddet döngüsü kısa vadede normal demokratik bir sürece geçme umut ve beklentisini ortadan kaldırıyor. Toplumun yarısı gibi birçok uluslararası bağımsız kurum ve kuruluşun da şaibeli bulduğu 16 Nisan referandumu sonrasında egemen iktidar bloğunun üslup ve tarzı toplumsal birlik ve demokratik çözümü tamamen olanaksız hale getirmektedir. Demokratik ve meşru talebi dile getiren herkesin, her kurumun “terör ve terörizmle” yaftalanması ayrışmayı derinleştirmekte toplumsal çatışma rızkını artırmaktadır.

Darbe sonrası n da yaşanan kırılmaların onarılması, yaraların sarılması, gerçek suçluların adalet önüne çıkarılarak hesap sorulması yerine, daha derin yaraların açılmasına yol açan hukuk dışı uygulamaların devreye sokulması toplumsal barış ve adalete dair endişeleri daha da artırmaktadır.

Hiçbir hukuki gerekçe bulunmadan sadece istihbarı bilgiler üzerinden KHK lerl e binlerce akademisyenle birlikte 160 bine yakın kamu çalışanının işlerinden atılarak ihraç edilmesi, bu insanların aileleriyle birlikte açlıkla sınanması derin vicdani yaralar açmaktadır. Basın özgürlüğü kavramının tamamen ortadan kaldırılması, 150 yi aşkın gazetecinin sorgusuz sualsiz cezaevine konulması toplumun doğru haber alma hakkına yönelik ağır bir saldırı olarak gerçekleşmektedir. Kürt sorununda yeniden inkâr güvenlik ve şiddet politikasına dönüş toplumsal barış umudunu ortadan kaldırmaktadır. Halkların Demokratik Partisinden eş başkanlar dâhil 13 milletvekili ve binlerce siyasetçinin tutuklanarak cezaevine konulması, Suriye ve Irak’ta Kürt halkının meşru hak taleplerine karşı çıkılması doygusal ayrışma ve kopuşu derinleştirmektedir.

 

Top