Gündem Uyanış
LALE DEVRİ
17-02-2019 17:24 597

LALE DEVRİ

 

 

       Son yıllarda kentlerimizin bazı önemli kavşak, site konut, hava alanları yol güzergâhlarında türü konusunda bilgi sahibi olmadığım çiçek, gül ve yeşilliklerle bezendirilmekte, göze pozitif hitap eden manzaralar sağlanmaktadır.

       İlk bakışta gürsel olarak pekte fena sayılmayan görüntülerle çevre renklendirilirken, diğer yandan beton ağırlıklı kentleşme stratejisi son sürat yaygınlaştırılmakta, yeşil alanlar, ormanlar, meyve bahçeleri,  tarıma elverişli araziler, parklar bahçeler büyük bir acımazsızlıkla beton ve kent rantına kurban edilmektedir. 

        Göstermelik, kısa ömürlü gürselliklerle kent görüntüsünün aldatıcı bir biçimde değiştirme çabası kuşkusuz büyük çelişkinin gizlenmesiyle ilgili olduğu düşüncesindeyim.

       Çünkü küçümsenemeyecek kaynakların aktarımıyla gerçekleştirilen bu yapay çiçeklendirmeler bir yandan rant uğuruna yok edilen çevrenin, ortak yaşam alanlarının yok edilişini unuttururken diğer yandan kalıcı olmadığı gibi gürsel açıdan yanıltıcı, basit ve oldukça kısa ömürlü aldatıcılığa tanıklık etmekteyiz. Üstelik bu komik uygulama düz zemin ve alanların ötesinde önemli sayılabilecek konut, saray ve kamu binalarının örtünmesinde de kullanıldığını görmekteyiz.

           Bir tarafı açılmış PVC boruların içine yerleştirilen saksılarla perdelenen bina ve yapılara doğal görüntüden çok mekanik bir koruma sağladığını söylemek daha doğru olur.

        Önümüzde 31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimlere çok kısa bir zaman kalmışken, siyasi parti ve adayların kent yaşamını daha katlanılabilinir, yaşanılabilir daha yönetilebilir kılacak proje ve politikalar dillendirip geliştirmeleri yerine, baş ta Siyasal iktidar olmak üzere yerel seçimleri genel bir referandum ve beka sorunu biçiminde topluma servis yapmaları, kentlerimizin daha uzun süre aynı politikalarla talan edilmeye devam edileceğini göstermektedir.

     Hayatımızın tükendiği kentlerin daha uzun süre yıkıma açık tutulması, geleceğe dair siyasal yaşamımızın biçimi konusunda da bize ipuçları vermektedir.

        Kentlerimizle ilgili İfade etmeye çalıştığım durum ister istemez Osmanlı devletinde 1718 ile 1730 yılları arasında yaşanan ve Lale devri olarak anılan dönemi anımsatmaktadır. 1718 yılında Avusturya ile imzalanan Pasarofça anlaşmasıyla başlayıp 1730 yılındaki Patrona Halil ayaklamasıyla sona eren dönemdir. 

       Bu dönemin Padişahı III. Ahmet, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşadır. Lale devri “Zevk ve sefa”  devri olarak bilinir. Adını o dönemde İstanbul’da yetiştirilen ve zamanla ünü dünyaya yayılan Lale çiçeklerinden alması çok sonradan olmuştur. Bu dönem Osmanlı imparatorluğunun hiçbir devrinde Lale devri olarak anılmamıştır.

        Yahya Kemal samimi arkadaşı Ahmet Refik Altınay ile bir sohbeti sırasında III Ahmed’in Veziri Azamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile beraber 1718-1730 yılları arasında yaptıkları Osmanlı imparatorluğundaki yaşam biçimini değiştirme etkinliklerini lale devri olarak tanımlar.

Bahse konu ettiğim yapay kent gürsellikleri birazda bu tarihi dönemin iz ve özlemiyle ilgili olduğunu düşünmedim değil.eğil.

Top