Gündem Uyanış
MİNARELERDEN OKUNAN BEŞ VAKİT DUA VE SALLALARDAN SONRA  ŞİMDİ DE ÇAV BELLA PROVOKASYONU
24-05-2020 15:32 458

MİNARELERDEN OKUNAN BEŞ VAKİT DUA VE SALLALARDAN SONRA ŞİMDİ DE ÇAV BELLA PROVOKASYONU

 

 

     Türkiye’de siyasetin sıkıştırıldığı alan hiç kimseye gelecek vaat etmiyor. Çatışma siyasetinin taraflar açısından ne ölçüde bir konsolidasyon sağladığı konusunda kesin bir yargıya varmanın çok olanaklı olmadığını düşünenlerdenim.

          Özellikle iktidar bloğu açısından ifade etmek gerekirse; gerilim eşittir taraftar veya oy stratejisi yanılsamalı bir durumdur.  Ülkede bir yandan ciddi ekonomik sorunlar, diğer yandan korona virüsünün yol açtığı ciddi sağlık krizinin yarattığı tehdit, kaygı ve belirsizlikler yaşanırken, siyasetten yaratılan korku ortamı üzerinden alınmak istenen ve beklenen toplumsal nabzın sağlıklı veriler olarak kabul edilmesi yanıltıcı olacaktır.

       Çünkü Türkiye toplumu bu gün ciddi temel sorunlarla boğuşmaktadır. Geleceğe dair ciddi karamsarlıklar içerisindedir. On altı milyonu aşan işziz sayısı, koruna nedeniyle üç aydır evine hapis olmuş ve büyük çoğunluğu ciddi beslenme ve yoksulluk sorunuyla karşı karşıya olan insanların derdine ne minarelerden okunan beş vakit Sella ve dualar, nede çirkin çav belle provokasyonu derman olmuyor.

          İnananlar açısından duanın ve sallanın önemini küçümsediğimi kimse sanmasın. İslam’ın inanç kültüründe duadan önce tedbirin elden bırakılmaması ilkesi bir tarafa bırakılarak,  her derd  ve talebin çaresini dua ritüelinden beklemenin beyhude bir beklenti olduğunu ifade etmek İslam inancına aykırı bir durum değildir.

       Nitekim bu gün Korona virüsü ile mücadelede esas alınan Bilim kurulunun verdiği doğrultu, yaptığı önerme, bilimsel teknik tedbir ve uygulamalar olmamış olsaydı yaşanan sonuçlar mutlaka çok daha ağır olacaktı.

       Bu gün iki milyar’a yaklaşan nüfusu, elliyi aşkın İslam ülkesinin içinde bulunduğu sosyal, ekonomik, demokratik refah düzey geriliğinin, çelişki, çatışmanın, inanç ve mezhep kavgalarının esas nedeninin,  bilimsel ve demokratik teamüllerden yoksun olmanın olduğunu inkâr edebilir miyiz?

         Dolayısıyla önemli acı ve sıkıntıların yaşandığı ülkemizde yeniden inanç değerleri üzerinden bir çatışma ortam ve geriliminin yaratılması aklı başında olan hiçbir insanın onaylayabileceği bir durum olamaz olmamalı. Anlaşılan o ki ikna ya dayalı toplumsal rıza üretim dayanakları zayıfladıkça, insanları zıvanadan çıkaracak algı ve zora dayalı yöntemler devreye sokuluyor, bu da demokratik siyaset açısından tıkanmayla birlikte çatışmayı getirir, arzu edilmez ve edilmemelidir.

         İktidar açısından Cami, Minare metaforu üzerinden başlayan iyi bir yolculuk, ne yazık ki bu gün ülkemizin iç barışı, demokrasisi ve siyaseti açısından iyi bir yolculuk olarak devam ettiğini söylememiz mümkün değil. 

         Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan İktidar yolculuğuna başlarken Siirt’te Necip Fazıl’den okuduğu şiir aklıma geldi.

 

Elimde tüfeng, günlümde iman

Dileğim ikidir din ile vatan

Ocağım ordu, büyüğüm Sultan

Sultan’a imdat eyle Yarabbi

Ömrünü müzdad eyle yarabbi

Minareler süngü, kubbeler miğfer,

Camiler kışlamız, Müminler asker,

Bence bırakın, minareler fellaha ve salahla çağrının sembolü, Camiler de Müslümanların dertleştiği ibadetini huzur içinde yaptığı mekânlar olarak kalsın.

Top