ADAYLAR TAMAM, SIRA HDP SİZ DEMOKRASİDE

     İçinde bulunduğumuz günler ülke siyaseti açısından gerçekten tarihi günler olarak kayda geçecektir.

       Hafta içinde işçi sınıfının uluslar arası birlik mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs kutlanırken, eş zamanlı olarak rejim değişikliğini de içeren Cumhurbaşkanlığı baskın erken seçim çalışmaları ve aday belirleme işlemleri de nerede ise tamamlandı.

OHAL ve KHK lerle cendereye alınan emekçiler başta uzaklaştırma ve ihraç uygulamalarıyla bir yandan çalışma hakkından yoksun bırakılarak açlık ve işsizlikle terbiye edilirken, diğer yandan yaşanan ekonomik kriz, OHAL şartlarında gerçekleştirilecek baskın seçimlerle çalışanların kötü yaşam ve çalışma koşuları daha da kalıcılaşması kaçınılmaz hale gelecektir.

     İktidar ittifakı (AKP, MHP, BBP)açısından pek te problem olmayan aday tespiti işin başından belliyken, dört partili (CHP, İYİ Parti, Saadet ve Demokrat parti) muhalefet ittifakı açısından oldukça sıkıntılı geçti.

      Önce Abdullah Gül etrafında yaşanan ortak aday belirleme çalışmaları, İyi parti liderinin kendi önceliğini dayatmasıyla hüsrana uğrarken…..

     tam da bu çalışmalar ortasında ortak aday olarak düşünülen eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ e genel kurmay başkanı ve CB sözcüsü tarafından yapılan helikopterli ziyaretin yarattığı tepki ve tartışmalar da işin tuzu biberi oldu.

     Ortak aday belirlemenin sınırlı süre içinde mümkün olmayacağı anlaşılınca her partinin kendi adayı ile seçime katılma seçeneği hızlıca devreye girmiş oldu.

      Önce saadet partisi mecliste gurubu olmadığı için yüz bin imzayla genel başkanını aday olarak resmen açıkladı.

       Ardından İyi parti yönetimi ödünç milletvekilleriyle oluşturulan meclis grubuna rağmen Genel başkan Meral Akşener’i yüz bin imzayla aday göstereceğini açıkladı.

        CHP nin aday belirleme çalışması kamuoyunu en fazla meşgul eden çalışma oldu. Ana muhalefet partisi olmanın gerektirdiği muhtemel sorumluluk nedeniyle seçimlerin ikinci tura kalması halinde ince eleyip sık dokuma maratonu ardından Muharrem İnce’ yi aday olarak resmen açıklamış oldu.

        Beklendiği gibi Edirne cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş HDP nin Cumhurbaşkanı adayı olarak Diyarbakır ve İstanbul’da yapılan eşzamanlı açıklamayla kamuoyuna duyuruldu.

       Siyasetin iktidar bloğu açısından MHP,  dörtlü muhalefet ittifakı açısından da MHP den  ayrılan İyi Parti tarafından belirleniyor olması  Türkiye’nin demokratik geleceğine dair iyimser olmayı gerektiren bir neden ve umudun olmadığını da şimdiden söylemek mümkündür.

        Çünkü gerek iktidar gerekse muhalefetin izlediği seçim siyaseti ülkede yaşanan bunca hukuk ve demokrasi dışı çatışmalı kaotik süreçten pek te ders alınmadığı anlaşılmaktadır. 

   Seçim ve seçim dışı genel siyasetin temel dayanağı haline getirilen “devletin beka sorunu” söylemi meseleyi tamamen mili tarize ederek başta Kürtler olmak üzere toplumun önemli bir kesimi ötekileştirmektedir.

Bu ötekileştirme gerek iktidarın 6 milyon oy alan anayasal bir partiyi hafif deyimle çok kapsamlı sistematik baskıya maruz bırakarak kriminalize etmesi, diğer yandan iktidarın şeytanlaştırmasını adeta onaylayarak HDP’y i her türlü ittifakın dışında tutarak yok sayması…..ülkedeki genel siyasal aklın,  demokratik siyasetin yanı sıra siyaset matematiğinden de yoksun olduğunu göstermektedir.

        Şimdiden Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın İttifak dışında tutularak ötekileştirilen HDP olmadan demokratik bir Türkiye kurgusunun mümkün olmayacağının bilinmesine karşın ısrarla HDP yi tamamen siyasal denklemin dışında tutmanın başka izahı olamaz.

       O halde gerek iktidar gerekse muhalefet ittifakının şimdiden HDP yi dışlayarak toplumu bugünden daha beter bir durumla karşı karşıya getireceklerini söylemek abartılı olmayacaktır.

      Her şeye rağmen bizler hak ve Özgürlüklerin korunduğu, demokratik bir ülke umudumuzu koruyarak işlerin bu biçimiyle yürümeyeceğinin er veya geç akıl edileceğini umut edelim.