Gündem Uyanış
DOLAR ANAFORU
31-03-2015 19:05 1221

DOLAR ANAFORU

 

 

Gerek küresel piyasada doların değer kazanması gerekse Merkez bankasına yönelik Saray tarafından yapılan Faiz baskısı sonucun da kimilerine göre yetmiş, kimilerine göre doksan milyar TL daha yoksullaştık.

Tabii ki toplumun ezici yoksul kesimi daha da yoksullaşırken belirli azınlıktaki asalak kesimi de aynı oranda zenginleşmiştir. Bu zenginleşmeden sadece sermaye kesimi değil aynı zamanda sermayesini iyice güçlendirmiş siyaset mensupları da paylarını mutlaka almıştır.

 Yaratılan kriz sonucunda yoksul kesimin daha da yoksullaşacağı bilinmesine rağmen neden bu politikada ısrar edilmiştir.

Çünkü ekonomi yönetimindeki iradenin yol açtığı kötü sonucun yarattığı ağır faturanın bedeli yoksul kesimlere yüklenerek telafisi en kestirme, en vicdansız ve en kolay yöntemdir. Bu yöntem aynı zamanda Kapitalist sistemin olmasa olmaz kuralıdır. Yarattığı krizin maliyetini yoksul çoğunluğa yükleyerek karını ve sermayesini artırarak yoluna devam etmesidir.

Bu Kriz aslında kolay geçiştirebilecek bir kriz olmanın ötesinde kolayca başlatıldığı gibi kolayca durdurulabilir olmaktan uzak bir kriz potansiyelini taşımaktadır. 7 Haziran genel seçimleri arifesinde yaşanan ekonomik durgunluğu canlandırma adına faiz oranının indirilmesiyle ilgili popülist bir yaklaşımla Anayasal açıdan“sorumsuz” Cumhurbaşkanı tarafından Merkez Bankasına yapılan ısrarlı dayatma sonucunda oluşan spekülatif hava Doları yukarıya doğru fırlatarak dolar borçluları ve yoksunlarını perişan ederken dolar zenginlerini daha da zenginleştirmiştir.

Cumhurbaşkanının Merkez bankasına verdiği talimatla tetiklenen dolar krizi “Vatan hinliği ile”  suçlanmış ekonomi yönetiminin her türlü müdahalesine rağmen Kurdaki yükselişin durdurulamaması, Yine ekonomi yönetimi tarafından “ Her şeyi yutan girdap” anlamına gelen “anafor” adını verdikleri ortaya çıkmıştır.

Dolayısıyla Türk usulü başkanlık sistemi ve çözüm süreci tartışmaları gölgesinde devam eden ve bir türlü önlenemeyen Dolar krizinin devam etmesi durumunda Eylül ayında çok daha olumsuz ekonomik tablolarla karşılaşmak sürpriz olmayacaktır.

Seçim ve baraj tartışma ve gündemiyle kamuoyu meşgul edilirken, bu güne kadar devam eden ve şimdilik son bulan çeşitli bölgesel kojönktür ve dolar akışının kesilmiş olmasıyla asıl krizin seçim sonrasında bütün yakıcılığıyla ortaya çıkacağı ve bu sefer hiçbir biçimde “teğet” geçmeyeceği bir sonucun bizi beklediğini hatırlamakta fayda vardır.

Bu sonucun şimdi den önemli işaretlerinin bulunduğunu Artan işsizlik, Bütçe açıkları, yapılan yolsuzluk ve rant kavgalarının açığa çıkmasıyla görmek mümkündür.

En son Başbakan Davutoğlu’nun arabuluculuğu ile Sarayda yapılan görüşmenin sonuçları kamuoyu ile paylaşılmazken, Cumhurbaşkanı tarafından 1-2 puanlık Faiz indiriminde ısrar edilmesi halinde Dolar kurunun 3 TL üzerine çıkacağı, Bunun da Bankalar ve özel sektör üzerinde yıkıcı bir etkiye yol açacağı Cumhurbaşkanına ifade edilmiş olacak ki işin şimdilik tatlıya bağlandığını öğrenmiş oluyoruz.

 Oysa bizim açımızdan işin acısı daha sonra ortaya çıkacaktır.

Top