Gündem Uyanış
EMEĞİN METALAŞTIRILMASI VE SOSYAL HAKLAR KAVRAMI
27-01-2015 17:26 1207

EMEĞİN METALAŞTIRILMASI VE SOSYAL HAKLAR KAVRAMI

 

 

“Sosyal haklar” İnsan hakları genel çerçevesinde ikinci kuşak haklar arasında yer alır. Genel olarak insan hakları kavramının tarihsel kökleri çok gerilere gidiyor olmakla beraber, Gönümüze dek gelen anlayışın kökenleri 17.yüzyılda “doğal hukuk” ve” toplumsal sözleşme” kavramlarına dayanır. Feodalizmin burjuva devrimiyle çökertilmesinin ve Fransız ihtilalının İnsan hakları açısından önemi büyüktür.

Kapitalizmin feodalizmi ortadan kaldırması, toprağa bağlı köleliğe son vermiş olmakla beraber, bu kez de emeğin metalaştırılması süreciyle, ücrete bağlı kölelik ortaya çıkmıştır.

Kapitalizmde paranın sermayeye dönüştürülebilmesi için özgür kapitalist ile ,özgür emeğin karşı karşıya gelmesi gerekir. İronik olarak emeğin özgür olduğu söylemi, bir yandan meta olarak satacağı emek gücüne sahip olmasına, diğer yandan da emek gücünü satarak elde edebileceği gelirden başka bir kaynağa sahip olmadığını ifade etmektedir.(colins)

Emeğin metalaştırılması olarak anılan “emek piyasası” işleminde emeğin değişim değeri emeğin yeniden üretim maliyetiyle belirlenirken, kullanım değeri ile değişim değeri arasındaki fark ise kar ve sermaye birikimine potansiyel katkı olarak sermaye sahibine intikal eder(Wolf & Resnick)

Kapitalizmin işleyiş sürecinde emeğin metalaştırılması sınıf çatışmalarını yoğunlaştırırken,hem sermayedarın piyasa gereksinimi karşılayabilmek hem de dünya da gelişen sosyalist akımların önünü alabilmek için, tarihsel süreçte emeğin metalaştırılması önüne engeller koyulması politikası geliştirilmiştir. Bu politikalar bir yönü ile emeğin mutlak olarak metalaştırılmasının önü alınarak, hem sınıf çatışmalarının hafifletilmesi hem de ulus-devlet içinde piyasaların genişletilerek hızla artan üretime piyasa olanaklarının yaratılması amaçlanmamıştır.

Sosyalizm karşısında sistemi koruma refleksiyle aralık 1948 tarihinde “Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi” yayınlandı. Bu bildirgede emeğin mutlak köleleştirilmesine karşı önlem alındığı gibi bir izlenim verilirken, ne yazık ki emeğin köleleştirilmesi sürecinin baş sorumlusu olan “Mülkiyet hakkı” da korunuyordu. Böylece kapıdan kovulan bir sosyal yanlışlık bu kez pencereden içeri alınıyordu.

İkinci paylaşım savaşı sonrasında Keynes teorisine dayandırılarak uygulamaya koyulmuş olan “refah devleti” modeline emeğin metalaştırılmanın sınırlandırılması kavramı geliştirildi ve emeğe bazı sosyal haklar verildi. Böylece sosyal yardım kavramı yanında, sosyal haklar kavramı da hem literatüre hem de devlet uygulamalarına girmiş oldu (Buğra &Keyder)

Top