Gündem Uyanış
ŞAİBELİ SEÇİM VE KÜRT OYLARI
21-04-2017 15:25 864

ŞAİBELİ SEÇİM VE KÜRT OYLARI

 

 

Mevcut Türkiye şartlarında dahi ilginç, ilginç olduğu kadar tarihe geçecek bir halk oylamasını geride bıraktık.  Geride bırakılmasına bırakıldı ancak o bizi bir türlü bırakmıyor. Çünkü adından söz edildiği andan son bulduğu ana kadar, yani Türk tipi başkanlık hikâyesinin ana rahmine düştüğü andan, 16 Nisan 2017 günü sakat doğuncaya kadar bütün aşamalarda şiddetli tartışmaların odağı olmakla beraber meşruiyeti, bıraktığı izlenim ve itibarı, yol açtığı toplumsal kırılmaları, siyasal toplumsal etkileri açısından daha uzun süre tartışma öznesi olmaya devam edeceği görülüyor.

Her şeyden önce yapılan Referandum,  karşıtları kadar sahiplenenlerinde ağzında  iyi bir tat bırakmadığı görülüyor. Sakat bir doğum olmakla beraber “şaibeli” yaftasını almasından dolayı yaşam bulması noktasında da ciddi problemler yaşayacak gibi görünüyor. Çünkü başından beri  dayatılan Anayasa taslağı toplumsal  mutabakata  dayandırılması yerine milliyetçi ırkçı bir aks üzerinden oluşturulan koalisyon marifetiyle   toplumun önemli katmanlarını  yani seküler yaşam tarzını benimseyenleri,  Alevileri, Kürtleri,  Kemalistleri, Cumhuriyetçileri, milliyetçilerin  ağırlıklı bir kesimini, hatta bir kısım dindarları ve diğer tüm farklılıkları da bir çırpıda yok sayan, uzlaşı yerine çatışmayı esas aldığı için bütün aşamalarıyla şiddet, çelişki ve çatışma konusu olmaktan çıkmadı. Karşıtları itibariyle bu kadar farklı kesimleri HAYIR noktasında bir araya getiren bu girişimin sağlıklı sonuçlar üretmesini beklemek te elbette mümkün görünmüyor.

Zaten kampanya süreci başlı başına her şeyi net bir biçimde gösterdi. Eşitliğinden, şeffaflığından, demokratikliğinden, hukukiliğinden, vicdaniliğinden, ahlakiliğinden söz edilmeyen bir ortamda yaşanması, muhalif kesimlere yönelik baskı, kuşatma, engelleme, gözaltı, tutuklama ve her türlü sınırlamanın alenileştiği bir kampanyanın meşruiyetini dost düşman bütün dünya sorgulamakta iken, YSK nın oyun ortasında değiştirdiği kurallarla kendi kurallarını da yok sayarak seçimi neredeyse başa baş bir noktada “EVET” çi lere lütuf etmesi şikeden öte şaibenin kendisi olmuştur.

Seçim günü baş ta AGİT  olmak üzere ulusal ve ulusal arası bir çok gözlem yapan kurum ve kuruluş seçim güvenliği ve güvenirliğini ortadan kaldıran ve açıkça işlenen bir çok ihlali belgelemesine karşın YSK nın hiçbir itirazı kabul etmeyerek C başkanının değimiyle maçı 1-0 kapatması, Atı alanın Üsküdar’ı geçmesi, eşeğin Niğde’ye sürülmesi, referandum üzerindeki şaibelerin unutulmazları olarak hafızalarımızdaki yerini uzun süre kuruyacak gibi görünüyor.

Adı Halk oylaması olan ancak halkın serbest ve demokratik iradesiyle ilgisi son derece sınırlı olan ve oldubittiyle halkın önüne sürülen referandumun önemli bir tartışma konusu da Kürt Oyları oldu. Her iki cenah açısından bu tartışma vicdan sınırlarını zorlamaktadır. Başından beri Kürt düşmanlığı üzerinden formatlanan referandumun sonucu itibariyle Kürde karşı sopaya dönüştürülmesi mide bulandırmaktadır. Başta eş başkanlar ı olmak üzere on dürt Milet vekiliyle birlikte binlerce yöneticisinin tutuklandığı, doksana yakın belediyesine el konulduğu, sokağın ve medyanın tamamen kapatıldığı, bunca baskıya rağmen nerede ise oylarının tamamını HAYIR a yönlendirebilme başarısını gösterebilen HDP başarısının görülmek istenmemesi etik analizlerle ilgisi bulunmamaktadır. Kür’dün nefes almasına tahammüllü olmayan ulu solcuların Kürtler EVET çıkarttırdı söylemi ne kadar anlamsız ve temelsiz ise, AKP tarafından dilendirilen HDP nin Oyları AKP ye döndü iddiası da o kadar anlamsızdır. HDP nin oyları azalmadı mı? Bir miktar azalmış olabilir. Çünkü Sur, Nusaybin, Cizre, Şırnak ve bir yerleşim alanından güç etmek durumunda kalan on binlerce KÜRD ün oy kullanamadığını referandumu halkın önüne koyanlar da bilir. Kürtler EVET demediler mi?  Elbette Evet diyenleri de oldu. Hangi Kürtler: Cennetten Tapu alan dan tutun İhale alan Kürt’lere ,Baskılanmış korkutulmuş Kürtlerden alın silahlandırılmış koruculara kadar olan  Kürtler dün olduğu gibi bugün belki yarında güç nerede ise oraya oy vermeye devam edeceklerdir. Bunlar kendilerini kandırdıkları kadar, iş birliği yaptıkları güç ve iktidarı da kandırmaya devam edecekler. Bu sosyoloji benzeri seçmen ülkenin her tarafında bulmak mümkündür. Bu sosyoloji Adıyaman, Elazığ, Malatya Muş, Bitlis, Diyarbakır ‘da olduğu gibi Çorum, Yozgat, Ankara, Sakarya, Rize, Samsun ve Trabzon da da buluna bilir. Ne Zaman’a kadar?   Evrensel demokrasi ve hukuk bilinç ve kültürü yerleşinceye kadar. Ortadoğu da bu biraz zor tabi!

Top