Gündem Uyanış
HAYIR, ‘A NEDEN BU KADAR BASKI?
10-03-2017 14:31 465

HAYIR, ‘A NEDEN BU KADAR BASKI?

 

 

Milli iradeye saygı sözcüğünü dilinden düşürmeyen iktidar partisi, önce 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde ortaya çıkan milli iradeyi yok sayıp meşhur “istikşafi” görüşme ve oyalamalarıyla önce muhalefet partilerini ardından bütün bir toplumu uyuttuktan sonra 1 Kasım 2015 tarihinde kendisini yeniden tek başına iktidara taşıyan genel seçimleri gerçekleştirdi.

7 Haziran genel seçimlerinden önce Sayın C.Başkanı “verin dört yüz milletvekili bu iş tatlılıkla bitsin” mealinden bir şeyler söyledi.  Son derece gergin ve kanlı geçen 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde Halk dört yüzü vermediği için o iş te tatlı bitmedi.

İşin tatlı bitmesi meselesi elbette AKP nin tek başına iktidar olmasından ibaret değildi.  7 Haziran seçimlerinde kaybettiği iktidarı istikrar vaadiyle 1 Kasım seçimlerinde yeniden elde etmişti ama ne istikrar geldi ne de huzur.

Çünkü asıl istenen şey ne tek başına iktidar, ne huzur ne de istikrardı. İstenen ve hedeflenen bambaşka bir şeydi. Milliyetçi muhafazakâr ideolojik eksen üzerinden kurgulanmış, Türk modeli,  tek kişi egemenliğine dayalı başkanlık sistemiydi. Bunun için tek başına Parlamentoda gerekli sayısal çoğunluğu sağlayamayan iktidar, kendi iç problemlerinden bunalan muhalefetin üçüncü partisi MHP liderinin bireysel iktidarına karşılık iktidarın imdadına koşarak “fiili durumu resmileştirmek” üzere TBMM de başkanlık anayasa taslağını Halkoyuna sunmak üzere geçirilmesini sağladı.

AKP ve MHP nin tavanda ortaklaşmasıyla matematiksel olarak rahat geçeceği hesaplanan referandumun, MHP tabanından önemli bir kesim ile birlikte değişik toplumsal dinamiklerin beklenmedik direnci karşısında kaygılanan iktidar partisi tıpkı 1 Kasım genel seçimleri kampanyasında olduğu gibi gerilim şiddet ve engellemelerle durumu garanti etme çabasına girmiş bulunmaktadır.

Bu dertten yola çıkan İktidar partisi yani referandumu kendi eliyle halkın önüne koyan AKP ve MHP koalisyonu, karşıt kampanyayı yani “HAYIRI”  hayırsız kılmak ve kriminalize etmek için her türlü baskıyı uygularken,  diğer yandan EVET koalisyonunun MHP kanadı kendi yöntemleriyle parti içindeki hayırcıları engellemek için baskıyı her geçen gün artırmaktadır.  EVET Kampanyasını yürüten AKP ve MHP yönetimi, HAYIR kampanyasını yürüten demokratik siyaset kurumlarına yönelik gerçekleştirdiği aleni baskı ve engellemeler eşit, demokratik, şeffaf bir referandumu ortadan kaldırdığı gibi,  şimdiden referandumu şaibe altına da sokmaktadır.

Kendini “EVET” üzerinden programlayan iktidar bloğu, referandumun şaibesizliğini veya meşruiyetini pek dert etmediği görülmektedir. Bir yandan arkasına aldığı devlet imkânlarıyla açık-örtülü bir engelleme uygularken,  diğer yandan demokrasi, hukuk ve evrensel normları hiçe sayarak toplumsal barışı tehdit etmektedir.

Evet, koalisyonu;  savaş ve şiddet politikalarıyla içeride ve dışarıda ülkeyi koşar adım uçuruma doğru yuvarlarken, sonu felaket olan şiddet ve savaş politikalarına karşı direnen tüm toplumsal kesimleri sindirmek üzere her türlü hukuk dışı yöntemleri uygulamaktan geri kalmamaktadır. Toplumsal muhalefetin en demokratik, en masum, en meşru talep ve etkinliklerini bastırırken, kendi baskıcı yönetimini kalıcılaştırmak üzere tüm iç ve dış itirazlara rağmen, kampanyasını yürütebilmektedir. Bir yandan kendi elleriyle kurduğu güreş minderi veya Boks ringinde Rakibinin el, ayak ve gözlerini bağlayarak skorunu öncen belirlediği bir maçı sahnelerken, Diğer yandan Avrupa’nın kendilerini mağdur ettiğini dilendirmektedir. Kısaca iktidarın yürürlükteki mantığı, geleceğe ilişkin niyeti;  Referandumun sonucu ne olursa olsun bu ülkede bir daha asla serbest demokratik seçimlerle İktidardan vaz geçmeyeceğini açık beyanından başka bir şey değildir.

Top