OHAL VE KHK MAĞDURİYETLERİ SINIR TANIMIYOR.

15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan garip kanlı darbe sonrasında KHK le yaşatılan kuralsız sivil mağduriyetler sınır tanımamaktadır. Gerek hukuk alanında, gerekse ekonomik ve sosyal haklar alanında ciddi ve telafisi imkânsız hak ihlaline uğrayan insan sayısı her geçen gün artmaktadır.  Kitleselleşen gözaltı, tutuklama ve cezalandırmalar temel hukuk ilkelerinden birisi olan suçun ve cezanın kişiselliği ilkesine son derece aykırı bir şekilde cereyan etmektedir. Mağdur edilmek istenen şahsın somut olarak suç işleyip işlemediğine bakılmaksızın mensup olduğu siyasal düşünce, parti ve sosyal ilişkileri üzerinden adil yargılama yapılmadan ön yargılar üzerinden cezalandırmak gelenek haline getirilmiştir. Hiçbir itiraz demokratik tepki, çığlık iktidar cenahında en ufak bir karşılık bulmadığı gibi daha sert ve acımazsız önlemlerle engellenmektedir.

KHK lerle ihraç ve açığa alınmanın sonucunda çalışma hakkı elinden alınarak mağdur edilen insan sayısı 130 bin’i bulmaktadır. Her geçen gün bu sayı daha da artacak gibi görünüyor. Yöntem haline getirilen açlıkla sınama uygulaması kendi içinde çok acı hikâyeler üretmektedir. Aşırı travmaya dayalı olarak birçok mağdur intihar gibi kendi yaşamına son verdiğine dair haberlere hepimiz aşina olduk. Aralarında Asker,polis,,öğretmen,İş adamı, Mit görevlisi, İnfaz koruma memuru ve savcı olmak üzere  55 kişi  bu şekilde intihar etti. Hak arama çaresizliğini kendi içine atarak aşırı stres sonucu yaşamını kaybedenlerin sayısı bilinmemekle beraber bunların derin acısı, mağdurların yakınları dışında birer birer unutulup gidiyor.

Hak aramanın her biçimi terör ize edilerek imkânsız hale gelmiştir. İşine geri dönmek isteyen memurlar, akademisyenler, kamu çalışanları gazlanarak coplanarak sokak ortasında karga tulumba yerlerde sürüklenmektedir. İhraç edildikleri işlerine dönmek için başlattıkları açlık grevinin 76. Gününde Karga tulumba alınan Akademisyen Nuriye Gülmen ile Öğretmen Semih Özakçe tutuklanarak ceza evine konuldular. Nuriye Gülmen ile Semih Özakçe açlık grevini şu an ceza evinde sürdürürken on binlerce mağdur gazaba uğramadan işine dönmeyi umut ediyor.

KHK keyfiliği zulme dönüşmüş durumda. Bir Üniversitede prof doktur unvanı na sahip akademisyen şahıs; Benzin istasyonunda dahi kendisine iş verilmediğini ailesi ve çocuklarıyla birlikte sefalet içinde kaldığını, kendisine emeklilik hakkının dahi tanınmadığını, Bakkal ve pazarlarda ucuz gıda arayışında olduğunu söyleyerek insanlık onurunun nası l çiğnendiğini belirtmektedir.

Yargı alanında da hukuksuzluk bütün hızıyla devam etmektedir. Normal koşullarda tutuklanmayı dahi gerektirmeyen nedenlerden dolayı verilen yıllarca hapis cezası vicdanları sızlatmaktadır. Gözaltı ve tutuklamalar keyfiliğie dönüşmüş durumdadır. Gizlilik gerekçesiyle akıbeti öğrenilemeyen dosyalar, hazırlanmayan iddianameler nedeniyle aylarca yargı karşısına çıkarılmayarak haksız yerde tutuklu kalan insanlar, kapasitesi üzerinde doldurulan ağır ceza evi şartları, haksız sürgünler, Ağır hasta mahpusların durumu ciddi insan hakları ihlali olarak artarak devam ediyor.

Vicdanlarda sürdürülmesi imkânsız mevcut durumun gündelik siyasal yaşamda güvenlik politikası olarak uzun süre sürdürülme ısrarı ciddi toplumsal ve psikolojik kırılmalara yol açabileceğini haksız uygulamalarda ısrar eden esas iktidarın da gördüğünü düşünüyorum. Dış politikada oldukça yüksek gerilim yaşanırken, içerde de aynı gerilimi ısrarla sürdürmenin dayanakları her geçen gün zayıflamaktadır.