CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ

Türkiye’de ilk kez Cumhurbaşkanlığı seçimin ilk turu 10 Ağustos ta olmak üzere Halk tarafından yapılacak. İlk turda Cumhurbaşkanı seçilememesi halinde ikinci turda yarışa katılacak iki adaydan en fazla oyu alan Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkmış olacak.

 Eskiden parlamentoda yapıldığı gibi Cumhurbaşkanlığı seçimleri yoğun tartışmalı ve çok turlu sonu siyasi ve toplumsal bunalımlarla biten seçimler gibi belki olmayacak ama, şimdiden kendisine has tartışmaları beraberinde getiren bir seçim olarak tarihe geçecektir.

Türkiye’de ilk kez Devletin asli kurucusu ve kollayıcısı iddiasında olan siyasi blok istediği gibi bir Cumhurbaşkanı adayını dayatma olanağından yoksun kaldığı görünmektedir. CHP, MHP nin ortak çatı adayı Ekmeletin İhsanoğlu’nun şahsında bu gerçekliği ifade etmek mümkündür.

Ekmeletin İhsanoğlu laik seküler bir kimlik olmanın ötesinde Milliyetçi, muhafazakâr ve İslami referanslara sahip bir kimlik olması, Vahap Coşkun’un da ifade ettiği gibi Cumhuriyet’in kurucu ideolojisine sahip siyasal erkin, arzuladığı gibi bir adayı gösteremiyor olması, İstedikleri özelikte bir adayı yarışa koyamaması. Kemalist olan bir partinin Kemalist olmayan bir adayı sahnelemek durumunda kalması, Türkiye’nin ulaştığı siyasal ve toplumsal dönüşüm açısından önemli bir göstergeyi ifade etmektedir.

AKP nin adayı Recep Tayyip Erdoğan 300 ü aşkın Milletvekilinin imzasıyla yarışa büyük imkânlarla başlamış bulunmaktadır. Başbakanlıktan istifa etmek durumunda kalmayarak Muhalefetinde ifade ettiği gibi gerek sahip olduğu devlet olanakları gerekse toplumsal siyasal destek kendisini bu yarışta en avantajlı aday durumuna getirmektedir. Kendisi her ne kadar ilk turda Çankaya’ya çıkacağını söylese de BDP nin Selahattin Demirtaş’ı aday gösterme siy-le R.Tayyip Erdoğan’ın  Çankaya’ya çıkma arzusunu ikinci tura bırakma ihtimalini yükselttiğini söylemek mümkündür.

BDP açısından oldukça sıkıntısız bir Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldığını söylemek mümkündür. Her ne kadar Çankaya hedefi BDP için de siyasal bir hedefi ifade ediyorsa da bunun şu an itibariyle sosyolojik bir dayanağa oturmadığı gerçeğini görmek gerekiyor. Ancak Selahattin Demirtaşın aday gösterilmesiyle BDP nin, muhatap olacağı sosyal kesimler karşısındaki konumunu oldukça rahatlatmış bulunmaktadır.

Özellikle bazı sol çevrelerin Taksimde olduğu gibi Cumhurbaşkanlığı seçiminde de HDPyi AKP nin arkasına takılmakla, Erdoğan’ın işini kolaylaştırmakla suçlama gerekçelerini ortadan kaldıran bu tercih sol ve Alevi kesiminin siyasal tercihlerinde turnusol işlevi görecektir.

Selahattin Demirtaş’ın BDP tarafından aday gösterilmesi Kürt seçmeni açısından oldukça önemli bir durumu ifade etmektedir. Demirtaş dışında gösterilecek hiçbir aday Kürt seçmenin aidiyetini bu ölçüde pekiştirmezdi. Çünkü Demirtaş kimliği Kürt seçmen açısından oldukça önemli bir kimliktir.

Demirtaş sadece klasik BDP seçmeni açısından değil, siyasetteki üslubu, inandırıcılığı, rahatlığı, genç olmasına karşın son derece ağır ve oturaklı olması batılı seçmeninde dikkatini çektiğini söylemek abartılı olmayacaktır. Türkiye siyasetinde de etkili bir figür olma yolunda ilerleyen Demirtaş;  farklı söylem ve duruşuyla Cumhurbaşkanlığı seçimine renk katmaktadır. Geleneksel devleti temsil eden iki aday karşısında cumhuriyet tarihi boyunca ötekileştirilen toplum kesimleri açısından rahatlıkla tercih edilebilecek bir şahsiyet olması Kürt siyasal hareketine eleştiri yel yaklaşanların bahanesini ortadan kaldırmıştır.

Sosyal medyada ifade edildiği gibi “ne Ekmeleddin Ne de Tekmeledin” Benimde adayım Keké Sılheddin.