Gündem Uyanış
KESK’E YÖNELİK TENKİSAT’IN 15 TEMMUZ DARBESİ İLE İLGİSİ YOKTUR.
15-09-2016 11:55 954

KESK’E YÖNELİK TENKİSAT’IN 15 TEMMUZ DARBESİ İLE İLGİSİ YOKTUR.

 

 

Başlık tuhaf gelebilir. Kuşağımızın anlamakta pek güçlük çekmediği “Tenkisat “sözcüğü nün ne anlama geldiği konusunda yeni kuşak sözlük desteği olmadan anlamlandırmaya bilir. Çünkü gönümüzde yaygın olarak kullanılan bir kelime olmamakla beraber ne anlama geldiği de pek merak uyandırmamaktadır.

Sendika ve iş hukuku literatüründe İşten çıkarma,  azaltma anlamına gelmektedir. Kısaca işçi, ya da çalışanların değişik teknik, idari ve ekonomik gerekçelerle kapının önüne konulması anlamına gelmektedir.

15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen kanlı askeri darbenin ardından öncelikle darbeyi gerçekleştirmekle itham edilen “FETÖ terör örgütü” ve mensuplarına yönelik gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında kamu da çalışan değişik görevlere mensup şuan itibariyle kırk bini bulan memur ciddi bir hukuk uygulamasına tabi tutmadan açığa alınmıştır. Yaşanan gelişmeler uygulamanın FETÖ ile sınırlı olmadığını, Uygulamanın farklı toplumsal muhalif kesim ve dinamiklere de yöneldiğini göstermektedir. Darbe ile hiçbir ilişkisi bulunmayan KESK Kamu Emekçileri Sendikasına üye Öğretmen le re de farklı bir “terör tanımı üzerinden uygulanarak 11 500 e yakın eğitim emekçisinin açığa alınması, Darbe den dolayı cezalandırma ilişkisiyle bağdaşmamaktadır.

Dolayısıyla yaşananları daha objektif veriler üzerinden değerlendirmek, geleceği okumak bakımından da önemlidir. Mevcut iktidar erki darbe olmadan da İktidara geldiği ilk günden sendikal örgütlenme ve yapısına müdahale etmek üzere kendi iktidarına göre pozisyon esas alan sendikaları güçlendirerek Muhalif sendikaları tamamen marjinal hale getirmiştir. İŞÇİ sendikaları örneğinde olduğu gibi Kamu işletmelerini özelleştirerek bu işletmelerde çalışan on binlerce TÜRK-İŞ ve DİSK üyesi işçiyi işten çıkararak sendikal dengeyi HAK-İŞ lehine dönüştürmüştür. Memur sendikalarında da benzer uygulama ile çalışanlar üzerinde açık ve dolaylı baskı uygulayarak MEMUR-SEN lehine dönüşümü gerçekleştirirken, diğer muhalif sendikaları marjinalleştirerek yetkisiz ve etkisiz hele getirmiştir.

Tüm bu baskı ve sindirmelere Rağmen sendikasından kopmamış KESK üyelerini Darbe gerekçesiyle açığa almak, daha önceden planlanmış, mücadeleci sendikal kültürü ortadan kaldırmak üzere işbirlikçi tek tip sendikal örgütlenmeyi tamamlayarak, Başta sermaye alanında olduğu gibi, çalışma alanı ve diğer tüm alanlarda iktidarı konsolide etmeye yönelik operasyonun parçası olarak değerlendirmek daha doğru olur inancındayım. Hiçbir hukuki ve insani ölçüye sığmayan, Cumhurbaşkanı ağzından dahi “At izi İ izi” biçiminde ifade bulan bu haksızlık karşısında iktidar ile müttefik sendikaların suskunluğu bu gerçeği teyit etmektedir.

Dolayısıyla biat etmeme riski taşıyan tüm toplumsal kesimleri açlıkla terbiye etme konsepti darbe intikamcılığından öte hedeflenen ideolojik ve sınıfsal iktidarın geleceği ile ilgilidir. Bu gün yaşanan haksız ve dayanaksız zülüm karşısında bir toplumsal ve sınıfsal direnç oluşturulmaması durumunda, sadece kamu çalışanları için değil özel sektör ve sosyal güvenlik alanında da ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalacağımızı doğrudan biat etmeyen emeklilerin dahi açlıkla terbiye edilme konseptine alınacağını öngörmek kehanetten sayılmamalıdır. Dolayısıyla biat etmeyen herkesi düşmanlaştırmak üzere Temel insan hakkı olan çalışma ve beslenme hakkını elinden alarak ekonomik ve sosyal yaşamın dışına itmek darbe ve intikam ilişkisi içinde değerlendirmek mümkün değildir. Yapılanlar ideolojik ve sınıfsal saldırının ötesinde karşı bir darbe olarak 15 Temmuz darbesiyle ilgili masum ve günahsız toplusal kesime yönelik uygulanmaktadır. Tamamen hukuk dışı ve insan haklarına aykırı olan bu durum karşısındaki sessizlik çok daha büyük felaketleri beraberinde getirecektir.

Top