Gündem Uyanış
TÜTÜN
16-10-2017 12:15 789

TÜTÜN

 

 

Hiç Kimse Ahmet arif gibi Tütünü tanımlayamamıştır. Ahmet arif bir şiirinde;

Tütünü bilir misin?

 Kız saçı demiş zeybekler

 Su içmez her damardan

 Yerini kolay beğenmez 

Üşür, naz eder, darılır.

Dar vakit yanar

Verir kendini dostun susan dudağına,

 

   Tabi şiir devam eder gider. Maksadım Ahmet Arif’in dizeleriyle yazıyı tamamlamak değil elbette. Ancak dostlara; Bugün özellikle Adıyaman ve Malatya’da Üretici köylülerin tepkisine yol açan ve torba yasa kapsamında en son çıkarılan tütün yasağı nedeniyle sokağa çıkan vatandaşa uygulanan orantısız güvenlik uygulaması üzerine ülkemizde tütün’ün gerçek hikâyesi ile ilgili bir hafıza tazelemenin yararlı olacağını düşünmekteyim.

   Osmanlıların son döneminde bugünkü gibi devlet borçlarının ödenmesi için yabancı sermayenin Osmanlı ekonomisine dayattığı müdahale ve sömürü politikaları, kapitülasyonlar neticesinde ilan edilen duyuni umumiye düzenlemeleriyle borçların tahsil edilmesine gidiliyordu. 

    Tuz ve Tütün tekelini oluşturan milli şirket borçlar karşılığında Fransızca TEKEL anlamına gelen Reji idaresine devrediliyor ve Osmanlı topraklarında yerli tütün kaçak ilan edilerek yasaklanıyordu.

Bu yasağı ihlal edenler yani kendi tütününü tabakasında taşıyıp içen Anadolu insanı Kolcu denilen silahlı korucuların kurşunlarına hedef olarak can veriyorlardı. Bu durumda 25 bin civarında Anadolu insanının öldürüldüğü kayıtlara geçmiştir.

   Cumhuriyet dönemiyle ile birlikte Reji idaresi yeniden Fransızlardan alınarak ekonomiye İnhisar idaresi yani bugünkü Tekel olarak kazandırılmıştır. Tekel uzun yıllar Tütün mamulleri Tuz ve alkol işletmeleri olarak ülkenin ekonomik ve sosyal kalkınmasında önemli katkılar sunmuştur.

   Tekel işletmelerine Tütün, Anason, Arpa, Üzüm gibi tarımsal girdi sağlayan yüz binlerce üretici aile kendi toprakları üzerinde üreterek yaşamını onurlu bir biçimde sürdürürken bugün kent varoşlarında sosyal desteklemeye muhtaç seçmenler haline getirilmiştir.

   Yine binlerce emekçi tekel işletmelerinde istihdam edilerek ülkenin ekonomisine girdi sağlarken kazanılmış hakları ellerinden alınarak 4 C gibi bir uygulamaya mahkûm edilmişlerdir.

12 Eylül askeri darbesiyle yürürlüğe konulan 24 Ocak ekonomik kararlarıyla birlikte yeniden kara listeye alınan TEKEL İMF borçları karşılığında uluslar arası sigara tekellerinin sömürüsüne açılmıştır. Son derece ilginç bir tesadüfü belirtmekte yarar var.

Geçen gün doğan şehir ilçesinde tütün yasağı protestosu sırasında güvenlik görevlilerince kolu kırılan Malatyalı köylünün bugünkü akıbetini belirleyen yasanın aslında 1986 yılında yine bir Malatya ’lı Olan dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından çıkarılmış olmasıydı. Turgut Özal 1986 yılında Uluslar arası sigara tekelleri ve IMF nin dayatması sonucunda devletin Sigara ve tütündeki tekelini ortadan kaldıran yasayı bir gece yarısında TBMM inden çıkarması Tekel ve Tütünün sonunu getiren ilk yasa olmuştur.

   O gün için Ülkede Pazarlanması ve tüketilmesi yasak olan tüm yabancı sigara çeşitleri doğrudan tekelin pazarlama ünitelerinde satılmaya başlanmasıyla sigara piyasasının tamamı yabancılara devir edilmiştir. Türkiye piyasasına tamamen yerleşen yabancı tekeller IMF üzerinden sürekli iktidarlar üzerinde oluşturdukları baskılarla Tekel’in özelleştirilmesini yani tümden peşkeş çekilmesi talepleri Örgütlü ve sendikalı tekel işçilerinin direnişleriyle uzun süre engellenerek geciktirilmiştir.

   Ancak 2002 yılında iktidara gelen Mevcut siyasal iktidar büyük bir acımazsızlıkla Tekel başta olmak üzere bütün kamu işletmeleri yerli ve yabancı sermayeye teslim ederek Ulusal tütün ekonomisini bitirmiştir.

 Bu acımazsız politikalar karşısında benim de şahsen bir nefer olarak içinde yer aldığım Tekel işçilerinin örgütlü gücü olan TEKGIDA_İŞ sendikası öncülüğünde arkadaşlarımla birlikte örgütlenmesinde emeğimin geçtiği 2009 kasım sonunda başlayan 76 günlük tarihi anakara tekel direnişi gerçekleştirilmiş ancak üretici köylü ve köylülerin örgütlü gücü olan Ziraat odaları birliğinin Tekel işçileriyle ciddi bir dayanışma içerisine girmemesi, hükümet tarafından köylüye sus payı olarak sunulan cüzi desteklemeye tamah eden tütüncülerin direnişe destek vermemesi tütünü o günden bitirmiştir.

   Bu gün gösterilen tepkiler nafilenin ötesine geçmeyecektir.

 Tıpkı kapitülasyon sürecinde olduğu gibi Anadolu insanının yetiştirdiği tütün ekimi bu günden sonra serbest ancak satılması yeniden yasaklanmıştır.

Çünkü uluslararası sigara ve tütün tekelleri böyle istiyor.

Yapılan  vatan Milet haykırışları hamasetten ibarettir.

Top