Gündem Uyanış
YURTTA SAVAŞ CİHANDA SAVAŞ
30-11-2015 11:31 1058

YURTTA SAVAŞ CİHANDA SAVAŞ

 

 

Tek başına 13 yıllık iktidarı geride bırakan AKP 7 haziran seçimlerinde beklemediği şok edici sonuçla karşılaması ardından Bahçelinin tarihsel jestiyle rahatladıktan sonra, haz aldığı iktidardan hiçbir biçimde vazgeçmeyeceğini,  ne demokrasi ne de demokrasi dışı yöntemlerle iktidarı devretmeyeceğini, esas aldığı ideolojik eksen üzerinden iktidarını kalıcılaştırıncaya kadar yoluna devam edeceğine dair niyet ve kararlılığını içte ve dışta her türlü yöntemi mubah görerek sarayla taçlandırılan iktidardan asla vaz geçilmeyeceğini göstermektedir.

Ülke İçinde ve dışında yaşanan kaotik ve çatışmalı durumun sürdürülebilir bir durum olmaktan uzak olmasına rağmen baş ta Cumhurbaşkanı ve başbakan olmak üzere bu konseptte ısrarcı olacağı görülüyor. Çünkü uygulanan bu konsept iktidar açısından önemli ölçüde sonuç vermiş, bu sonuç yenilenen 1 Kasım seçimlerinde hükümeti tek başına iktidar olamama stresinden kurtararak elini güçlendirmiştir. Aynı yöntemin dış politikada sürdürülerek, İktidarın geri kalan beklentisi olan başkanlık sistemi veya tek adam kültünü yaşama geçirebileceği hesabı üzerinden hareket edilmektedir.

Baskı ve korku üzerinden yürütülen bu temel politik yaklaşımın bedeli Türkiye halkları tarafından çok ağır bir biçimde ödenmektedir. 7 Haziran seçim süreciyle başlayan, 24 Temmuz 2015 tarihinde Kürt halkı, barış ve demokrasi güçlerine yönelik açık saldırıya dönüşen ve şu ana kadar aralıksız devam eden şiddet politikaları sonucunda baş ta sivil halk olmak üzere yüzlerce insan yaşamını kaybetmiştir. Yaşanan toplumsal temel sorun ve ihtiyaçların karşılanmasına dönük hiçbir olumlu emare görülmemekle beraber var olan hak ve özgürlük kırıntılarının da yok edileceği görülmemektedir.

Kürt sorunu ile ilgili çözüm umut ve beklentisi derin dondurucuya konularak, çözüm masası tekmelenerek devrilmiş, doksanlı yılların imha ve inkâr konseptine dönülmüştür. Muhalif hiçbir ses ve görüntüye tahammül edilmemekte, itaat etmeyen gazeteci, yazar ve aydınlar birer birer kodesi boylamaktadır.

 En son Cumhuriyet gazetesinden Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması muhalif basına yönelik tutuklama furyasının süreceğini göstermektedir. Toplumsal muhalefete yönelik yok edici program ve yöntemler büyük bir mühendislikle aşama aşama hayata geçirilerek “ tek” ler den ibaret bir yaşam kurgulanmaktadır.

İçerde uygulanan korku ve şiddet iklimi dış ilişkilere teşmil edilmektedir. İçerde yaşanan ayrışma ve mutsuzlukları ulusalcı milliyetçi birlikçi bir forma dönüştürmek üzere Küresel, bölgesel reel politik konjonktürde yeri ve karşılığı olmamasına rağmen Rus Uçağı düşürülerek sonu belirsiz felaketlerle dolu  yeni bir kriz yaratılmıştır.

Dünyanın, insanlık için tehdit olarak algıladığı DAİŞ ile işbirliği içinde olan bir ülke imajı ithamı ile muhatap olmaktadır. İçerde Kürt sorununu çözmek üzere kurulan masayı devirdiği gibi, Dışarıda DAİŞ’e karşı kurulan uluslar arası koalisyon güçlerinin kurduğu ve İçinde Rusya’ nın da olduğu masayı, Rus uçağını düşürerek Salim Müslim’ ün ifadesiyle Suriye için kurulan uluslararası masayı da deviren  bir ülke konumuna düşmüştür.

Dolayısıyla geçmişte “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesini esas alan eski Türkiye yerine Yurtta ve cihanda güvenlikçi, çatışmacı savaşçı politikayı esas alan yeni Türkiye’ nin yaratacağı acı ve tatsız sürprizlere herkesin hazırlıklı olması gerekir.

Top