Gündem Uyanış
SAMİMİYETSİZLİK
07-02-2019 14:44 450

SAMİMİYETSİZLİK

 

 

        Osmanlı imparatorluğunun çöküş hikâyesini hepimiz biliriz. Bu çöküşün nedenlerini sorduğunuz da herkesin kendine göre neden ve değerlendirmeleri olsa da, asıl gerçek kabuk değiştiren dünyaya ayak uyduramamak ve cehalette ısrar etmektir!

       Düşünün matbaa icat edildikten yaklaşık üç yüz yıl sonra bu topraklarla tanışıyor ve sanata dair hurafeden öte hiç bir şey karşılık bulmuyor!

    İçten içe çürüyen Osmanlı merkezi feodal sistemi kontrol edemeyince bulunduğu topraklarda baş kaldırışlara maruz kalıyor ve bu baş kaldırışların baş aktörü de Arap dünyası oluyor!

Neticede hüküm ettiği üç kıtadan silinip, Anadolu topraklarında kalıyor!..

        Padişahlığın son kalıntıları artık can çekiştiğinde Anadolu toprakları da yabancıların iştahını kabartıyor! Bu tehlikeyi gören genç subay Mustafa Kemal, ilk iş olarak imparatorluğa baş kaldırıyor ve işgalcilere karşı Anadolu insanını örgütleyerek, mevcut Anadolu topraklarını Osmanlıdan arındırıp yeni bir yönetimle buluşturuyor!.

Bu yapı “Üniter, ulusal devlet” yapısıdır!

Devletin yeni adı da “Türkiye Cumhuriyeti” oluyor!

Peki, Mustafa Kemal’in asıl hedefi neydi?

Batı kültürünü iyi bilen ve modern yaşamın gereğine kayıtsız inanmıştır!

Bildiğini yapmaktan geri kalmamıştır!

Belki de bu kararlılıktan dolayıdır ki, ayakta kalmayı başarabilmiştir!

        Tüm bunlara rağmen sağcı, solcu, dinci herkesin ikili konuşmalarda ve kahve ortamlarında atıp, tuttuğu; ancak iş kamera önüne geldiğinde ondan görünmek gibi bir riyakârlığa soyunduğu acayip bir durumdur!

Her seçimde sömürü malzemesi yapılması adeta herkesin sığındığı bir korku limanıdır!

Evet!

Korku diyorum!

      Çünkü “Atatürk’ü koruma kanunu” eleştirmenin önünü kesmiştir! Eleştirmemek, kayıtsız biattir ve beraberinde korkuyu getirir!

Hal böyle olunca “Aslında Kemalist değilim ama” gibi absürt sözleri devrimciyim diyenden tutun, dinci olanına kadar herkesten duyarsınız!

Çünkü ortada bir samimiyetsizlik vardır ve konuşan da sadece vaziyeti kurtarma peşindedir!

*******************

BİR ŞEY DEĞİŞİR Mİ?

 

Yazıyoruz, çiziyoruz!

       Dahası acımasızca eleştirip hakarete varan bir dille biri birimize saldırıyoruz! Kimi ideolojik sapmalardan dolayı saf değiştiren kapitalist moderni tenin yeni ürünlerine “ Aa nasıl olur yani, o adam devrimci ya da Milliyetçi değil miydi?” gibi hayret vari devinimlerle kalp spazmı bile geçirdiğimiz oluyor!.

Kısacası daha neler? Neler?..

       Bu ülkenin en büyük sancısı sahayı okumayanların siyaset yapıp bizi yönetmeye talip olmalarıdır ve sonuçta bunlarla yola devam etmek gibi bir talihsizlik hiç bir zaman yakamızdan düşmedi, düşmeyecekte!.

Efendim “Yerel seçimler çok önemliymiş!”

       İşte bunu diyerek ortayı velveleye verenlerle bir koltuk için iskeletini yamul tanlara kadar, bir çoğunun hala anlamadığı tek şey var; çünkü uyuyorlar ve yaşadıkları ülkenin gerçeğinden bihaberler!.

Nedir o gerçek?

       O gerçek Başkanlık sistemi denilen tek yetkinin, sizin bu velveleciliğinize bıyık altında güldüğüdür!..

Hani demişlerdi ya “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diye!

Aynen öyle!

O atın bir daha gelme şansı yok!

Şimdi siz Belediyeleri kazansanız ne olur, kazanmazsanız ne olur?

İktidar bu işte tek yetkili mi?

Evet!

       Yani üç gün sonra çıkıp, “Kardeşim, ben Belediyelere atama yapacağım, seçilenler haydi evinize” derse, kim itiraz edecek? Hadi itiraz ettiniz; ne değişecek?

Kayyumlar atama değil miydi?

       Yasaların kılı kıpırdadı mı? Dahası iktidar kendi Belediye Başkanlarını bile alıp, ağlatarak evlerine göndermedi mi?

Bırakın üç büyük şehri, tüm Türkiye’de Belediyeleri alsanız dahi hiç bir şey değişmeyecek!..

         Anlamayan ve hala uyuyanlara bağırarak söylüyorum: Bu ülkede “Başkanlık” denilen bir sistem var ve tek yetkilidir!..AİHM kararına ne dediler? “ Biz de karşı hamlemizi yaparız!”

Yaptılar mı?

Evet!

Sonuç olarak gündemi Başkan belirler ve nihayetinde dediği olur!..

Onun için siz siz olun seçim falan diyerek kimsenin kalbini kırmayın!..

Nihayetinde yüz yüze bakmak var!..

Otuz Mart’tan sonra yüzünüzün şekli değişse de, sonuç değişmeyecek!

Çünkü ülkede her şey değişti!

Dahası omurgalar öyle eğrildi ki, artık hiç bir leviye ile düzeltme şansınızda yok!

En iyisi türkü söylemek!

Bu aralar öyle güzel oluyor ki!..

****************

TAM DESTEK

 

Bari susun!

        Kimseye sormadan bir karar aldınız. (Kimseden kastım, tabandır) Büyük şehirlerde aday çıkarmadınız, tamam! Kameralar önünde “HDP ile görüşmeyiz, onlar terörün meclisteki uzantılarıdır” diyenlerin ne demek istediğini çok iyi bilmenize rağmen, her şeyi yuttunuz!

       Sanırım sizinde diğerleri gibi bir “ Beka” sorununuz var!.O nedenle kim kazanırsa kazansın, demek ki devletin bekası için hayırlı olacak!

       Bir seçime gidiliyor! Yüzünüze, gözünüze bulaştırdığınızdan olsa gerek, sürekli sağlıksız argümanlarla ortaya başı boş sözler savuruyorsunuz!.

Hiç olmazsa susun ki, şu seçimler geçsin!...

İşte o zaman size soracaklarımızın yanıtını verin, tabi verebilirseniz!

       Mesela Vekilleri neden Belediye Başkanlıklarına aday gösteriyorsunuz? Bu son yılların burjuva siyasetiydi ve siz neden buna icap duydunuz?

       Yoksa altı milyonluk tabanda bu işi yapacak üç beş insan yok mu ki, böyle bir yolu elzem görüyorsunuz?

     Aynı isimleri Vekil, olmadı oradan Belediye Başkanlığına... Lütfen bunu bir izah edin!

          Cehaletimize sayın, bilmediklerimiz olabilir ve bu konuda bir şey söyleme gereği duymadan çıkıp “ Şuradan şunu destekliyoruz” gibi her şeyin hakkını kendinizde görmeniz temsil ettiğiniz siyasi anlayışla ne kadar örtüşüyor, bir söyleyin lütfen?

Neye yanıyorum biliyor musunuz?

Darağacında giden fidanlara!

Binlerce faili meçhule!

Ve dahası masa başında Terzi Fikri rollerine!

Sonra dönüp aynaya bakıyorum, ağaran saçlarıma!..

Evet!

Bazen bir yola çıkarsınız, yol doğrudur ama yolcu tükenir!

Kimileri tükenen yolda geri döner; çünkü yolun tükendiğini zan eder!...

Kimileri de yol sevdalısıdır ve mutlaka yürüyeceğim bir yol vardır, der ve devam eder!...

Selam olsun devam edenlere!

Top