Gündem Uyanış
BİR ADIM ÖTESİNİ GÖRMEYENLERLE YÜRÜMEK
31-07-2018 16:27 493

BİR ADIM ÖTESİNİ GÖRMEYENLERLE YÜRÜMEK

 

 

Dünyayı kimlerin yönettiğini, ya da yönetebileceğini söylemeye gerek yok!.

       Tarihin ilk çağlarından günümüze kadar despot ve kimi zamanda ruh hastalığı derecesinde ki akıl hastalarının dünyanın gidişatına çomak sokarak insanlara, insanlığa tarifi imkansız acılar yaşattığı bir gerçektir!.

Tüm savaşlar ve yıkımlar bunlarla olmuştur!.

Yakıp, yıkıp, yağmalamak bunların en zevk aldığı fiillerdir!.

      Bunlara karşın aklın üst sınırlarını zorlayan dahi ve kaşiflerse, insanlığın aydınlık yüzü olmuş ve bu uğurda da bedelini canlarıyla ödemekten bir adım da geriye atmamışlardır..

Çünkü baskı ve zorbalıkla hükümran olanların en büyük korkusu bilim ve gerçeklerdir!.

       Bu ışığı gördüğü anda korkarlar ve dehşete kapılırlar!.İşte bu korku ve dehşet, onlara yok etmeyi dayatır ve onlar da bunu çekinmeden yaparlar!.

Artık kim yok olmuş, kimler acı duymuş bu pekte umurlarında olan bir şey değildir!.

Onlara düşen, bu yaptıklarıyla geride kalanları susturmak ve sindirmektir!.

Bu da bu işin artı kârıdır!

      Bu yok etme furyası özellikle Fransız ihtilal inden sonra oluşan "Ulus-Devlet" yapılanmaları ile daha kontrollü bir hal aldı!.

Devletler, anayasalar geliştirdiler!.İnsan Hakları ön plana çıktı ve buradan toplumsal dizayn farklı bir mecraya evirildi!.

Bunu burjuva ulus devletleri bir nebze becerdi!.

Ya kendine " devletim" diyenler?

       Hiç bir zaman beceremediler ve ilk sıkışmada geçmişin o karanlık yöntemlerine baş vurmaktan tereddüt etmediler!..Bunu yaparken de etnik milliyetçilik kartını sonuna kadar da oynadılar ve buradan yaratılan ötekilerin boynundan hiç bir zaman devlet kılıcı da inmedi!.

Bizim ülkemizde son iki yıldır yaşananlar ayrı bir sayfa açmayı gerektiriyor!.

      Kırk yıldır devletin tüm hücrelerine sirayet eden Fettullahçı örgütün duvara toslamasıyla

asıl hedefle birlikte çok kesimin bu yangından nasibini alması çok ayrı bir değerlendirmeyi gerektirse de, burada asıl sorunun önünü göremeyecek kadar algılarını yitirmiş bir ana muhalefet partisinin tavrıdır!.

      Meclis'te dokunulmazlıklara el kaldırdığında elindeki maşa ile ateşin közünü koynuna bıraktığının farkında değildi!..Üstelik kaldırılan o elden biri de Enis Berber Oğlunun eliydi!.

Peki o el şimdi nerede?!

Cezaevinde!..

Dahası!..

Artık o el tüm CHP'yi yiyecektir!.

En azından yarım metre ötesini gören ben, böyle düşünüyorum!!

****************

KANLI AY

 

Evrenin oluşumundan bu güne kadar sayısız kere tutulduğu muhakkaktır!.

İlkel insan bunu çıplak gözle izlediğinde, dehşete ve korkuya kapılmıştı!.

      Taşları biri birine vurarak onu zapt eden kötü ruhlardan kurtulması için kendince bir tepki koydu!.Kurtulunca da sevinç dansları ile bunu kutladı!.

      Benzer ay ve güneş tutulmalarına çocukluğumda teneke çalarak köydeki kalabalıkla birlikte çaba gösterip, çok ay ve güneş kurtarmışlığım olmuştur!.

Ta ki, son kurtarma olayında şikayet edilip Yusuf öğretmenden bir ton dayak yiyene kadar!.

       İlkokul üçüncü sınıftaydım!.Bir tutulma hadisesi olmuştu..Tüm köy boşalmış ve yüzünü gökyüzüne dönerek teneke, tencere ne varsa yüksek gürültü ile çalıp, tutulan güneşi kurtarmaya çalışıyordu!.

Çaba sonuç vermişti!.

      Biz Eski köylüler güneşi kurtarmıştık ve o gün büyük ve kahramanlık hikayeleri ile akşam güneşe son suyunu içirip, karşı dağın ardından yolcu etmiştik!..

        Teneke çalma çabamızı uzaktan seyreden Yusuf öğretmen, ertesi gün daha ilk ders başlamadan bizi kara tahtaya çıkarıp, bir güzel haşladıktan sonra, ay ve güneş tutulmasını eline aldığı bir tebeşirle kara tahtanın yüzeyine çizdiği şekillerle bize bir güzel anlatmıştı!.

       Yediğimiz tokat ve çubukların izi bir kaç gün mühür gibi derimize yapışıp kalsa da, biz bu doğa olayını iyi bir uygulama ile acayip kavramıştık!..

Akşam ev hınca hınç misafir doluydu!.

Kanlı ay tutulması vardı ama, güme gitti!..

Oysa niyetim, Yusuf öğretmene inat teneke çalmaktı!.

Çünkü her ay ve güneş tutulduğunda , tenimi bir acı alır!.İlk günkü gibi, karatahtaya çizilen şekiller ve yüzümden popoma kadar dünyanın acısı hafızamdan önüme akar!.

Neyse ki, bu sefer de ay kurtuldu ve ben derin bir nefes aldım!.

****************

Ben ve dağ! Bitmez bir aşk!

 

İnce,narin bir haldir ay'ın ilk evresi!.Güzelin kaşlarıyla özdeşleştirilmiştir ve her yüzde aynı güzellikte durur mu bilmem ama,gökyüzünün mavisinde masum ve büyülü duruşunu her zaman hayranlıkla,kime zamanda uykularımın derinliğine alarak dalıp gitmişimdir!.Tıpkı bir kum saati gibidir..Hilal olarak doğup,dolunay halini alıncaya kadar etrafını inceden inceye büyüten!.Sevdiğinin yüzünü ayın bu son haline benzeten aşığın çokta haklı olduğunu şu dizesinde anlamlandırmak ne kadarda güzel bir duygu hali!.."Mah yüzüne bir ah çektim,ben yandım el yanmasın.."

Her yerin sıcaktan kavrulduğu bir yaz gecesinde tatlı serin bir rüzgar tenimle muhabbette!..Cır cır böceklerinin bitmez tükenmez çığırtkanlıkları kulak tırmalayıcı olsa da,doğaları gereği bunun böyle olması gerektiğine inanıyor olmanız bu sese birazdan uyumlu bir dinleyici moduna evrilmenizi sağlıyor!..Ardıç ağaçlarının kokusu beni her zaman çocukluğuma götürmüştür!.Anamın saçlarını benzettiğim ardıç dalları!..Yanıp sönen ateş böcekleri!.Gecenin yollarını şaşıran yolcuları gibi!..Koyun koyuna yatan dağ silüetleri!.Bir kaval sesi!.Derin,acı ve gecenin bilinmezinde ara nefes gibi!.Belliki dağ ve çoban sevdası tarihten sızarak gelen ve bitmeyen bir tutku!..

Çok uzaklarda bir şehrin türlü renkteki ışıkları göz kırparak tüm kirliliklere yalancı şahit gibi sahte bir güzellikle yanıp sönüyor!.

Bir dağ çeşmesinin ruh dinlendiren tatlı sesi!.Buz gibi soğuk!.Yürüyen ayaklara ne kadarda iyi geliyor!.Her şey ama her şey bir yabancıya tatlı bir tebessüm gibi geliyor!.Sanki cümle börtü böcek yıllar sonra gelen bir misafiri ağırlamanın yarışı içinde!.

Ben ve dağ!.Bitmez bir aşk!.

Ola ki ölürsem beni bu dağlara gömün!.

Top