Gündem Uyanış
BÜLENT UÇAR
15-10-2019 18:55 434

BÜLENT UÇAR

BÜLENT UÇAR

 

Bu ülke güzellikleri kaybettirmeye odaklanmış bir vakaya dönüştü adeta!

       Ankara da yüz iki insanımızı bu ihmaller ve görmezlikler sonucu bombalara hedef edip, ailelerine ve sevenlerine derin bir acı yaşatmıştık! O gün oraya ben de gidecektim ve Sevgili Kasım Otur ile yan yana olacaktık! Son dakika bir durumdan dolayı gidemedim ve maalesef o patlamada Kasım Otur’u kaybettik!

Onunla birlikte onlarca tanıdığımız vardı ve hepsi bir anda aramızdan alınıp götürüldü!

        Ölenin ardından yazmanın ne kadar acı olduğunu bilirim! Çünkü ölen, öldüğünü bilmez ve asıl acı geride yaşayanlarına kalır!

 

Sevgili Bülent UÇAR!

 

       SES Malatya Şube Eş Başkanıydı! Mütevazı ve kimseyi incitmeyen beyefendi bir kişilikti! Tek maaşla ailesini geçindirmenin zorluğunu yaşarken, KHK garabetiyle işine son verildi!

Bir anda ekmeğinden koparılmış ve eli kolu bağlanmıştı!

       Kaygılıydı! Bir türlü atamıyordu! Ölümümden iki gün önce beraberdik ve “ Haydi Hasan abi biraz yürüyelim” diyerek mahalleye kadar sohbet önerdi! Kırmadım ve yürüdük! Köyde bir ceviz bahçesi oluşturduğunu söyledi ve bir de arıcılık yapmayı düşündüğünü. Ona yeteri kadar arıyı karşılıksız vereceğimi söyledim! “ yok, olmaz; bana biraz zaman tanı yeter” dedi!

Ne dediyse kırmadım!

     Sonra baktık ki epey yürümüşüz ve hata benim evi geçmiş onun evine yaklaşmışız ve sanki son ve daymış gibi sarılıp “ Hasan abı seni çok seviyorum” dedi!

İki gün sonrası hiç inanmak istemediğim o haber “ Bülent Uçar öldü!”

     Nefesim kesildi! Genç yaşta kalbi kendisini daha fazla taşıyamamıştı! Yaptığı iş başvurusu ret edilmişti!

Öyle ya bu kadar tehlikeli bir insanı kim işe alırdı?!

İşte ölümüne sebep olanlar şimdi onu işine iade etmiş!

Artık hiç bir anlamı yok!

Hiç bir şey onu bir daha geri getirmeyecek! Tıpkı diğerleri gibi!

Boş ver be Bülent!

Işıklar içinde ol!

 Bu Hasan abin seni çok seviyor ya, sen ona bak!

******************

İNSAN VE SAVAŞ

 

       Tarihte toplumları yönetenlerin genelde orta zekâda ve hata psikopat seviyede olduğunu görürsünüz! Orta zekânın üstündekiler genelde savaştan nefret etmişlerdir! Ancak orta çizginin altı ve ortası insanlık tarihini hep kana bulamışlardır! Sadece kana mı bulamak?

Hayır!

       Ne kadar aklı çalışan ve zeki insan varsa ya din bağnazlığına, ya da diktatörlerin keyfiyetiyle yok edilmişlerdir!

       Hal böyle olunca bir sonraki nesillere zekâ aktarımı olmadı ve eğer bu aktarım olsaydı şimdi yeryüzündeki üstün zekâ oranı yüzde otuz beş olacaktı ve insanoğlu ne savaş, ne de geçim sıkıntısı yaşayacaktı!

Ancak şimdi bu oran yüzde beş!

         O yüzde beşin fikirleri de derdest edilmiştir! Onların zekâsı ile üretilen silah ve kimyasallar bu orta zekâ yönetimlerin elindedir ki günün birinde insanlığın felaketi olacağı kesindir!

Birinci ve ikinci dünya savaşlarını düşünün!

Yeryüzü insan cesetleri ile dolmuştur ve her ülke hala öldürdükleri ile övünür!

       Din savaşlarında da öyledir! Ölümü ve öldürmeyi red eden dinlerin savunucuları, nedense din adına en çok kan akıtan olmuşlardır!

         Birinci dünya savaşının başında bu ülke topraklarının doksan bin askeri Sarıkamış’ta Enver Paşa tarafından eksi kırk derecede ayaza kırdırılmıştır!

Sorgusu, suali olmayan bu toplu cinayet sahte kahramanlık masalları ile bize yutturulmuştur!

İkinci dünya savaşı bir insanlık trajedisiydi ve iki psikopatın dünyayı ateşe veren arzusuydu!

Sonuçta soykırımlar ve yok edilen insanlıktan geriye otuz milyon insanın trajedisi kalmıştır!

Acı, kan ve ölüme teslim olarak!

Savaş, merhametin beyinde taş kesilmiş halidir!

Görmez, algılamaz ve sorgulamaz!

Sadece öldürür, öldürür, öldürür...

Sonra döner öldürdüklerini sayar ve ölenlerin bir annesi vardır!

Tek silahı avuçlardır! Doğrultacak bir yer de yoktur dizlerinden başka!

Top