Gündem Uyanış
GERÇEĞİMİZİ̇ GİZLEYEN YÜZSÜZLER İZ
01-11-2020 16:11 490

GERÇEĞİMİZİ̇ GİZLEYEN YÜZSÜZLER İZ

 

 

 Bugün hafta sonu ve İzmir depremi gelip yüreğimize oturdu!

Bakmayın bir kaç sapkın ağzın o insanlık dışı hırlamalarına!

         Acı ayrım yapmıyor ve keşke de yapsaydı, ama maalesef iyi ve kötüyü ayırmıyor! Demek ki Tanrı’nın böyle bir kuralı var!

        Yüzsüzüz ve alabildiğine öyleyiz! Siyasetten tutun da günlük yaşama kadar; hep öyleydik, öyle de kalacağız!

Evde kadın dövüp, dışarıda kadın hakları savunmak gibi bir şeyiz ama buna bir isim koyamıyorum!

              Cinsel açlıkla kıvranıp oraya buraya salya akıtırken, bunun bilimsel yanına dokunanlara sapık gözüyle bakan farklı sapkınlarız!

          Erkek erkeğe, ya da kadın kadına bir yere oturmakta sakınca yoktur! Ama tersi “ malı götürmek” gibi bir iğrençliktir ve birde bu konuda hesap isterler!

Eskiden solcular için söylenirdi “ Boğaz’da rakı içip, zap suyuna ağlamak!”

Aynen öyleydi ve değişen bir şey yok, hala öyle!

Hanımefendinin çantasına takmışlar!

               Şimdi ağzımı açtırmayın! Ulan üç kuruş bulduğunuz da hemen kat, yat almakla kalmıyor, üstelik okuma yazmanız yoksa bile parayla beş dil bilen kadını yoldan çıkarmak için atmadığınız takla kalmıyor!

Peki para ne içindir?

Bireysel anlamda daha iyisini yaşamak içindir!

Devletsel anlamda halkını güzel yaşatmak içindir!

Yani param olacak gidip sıradan arabaya bineceğim!

Yemezler!

En iyisine, hata yeterse uçak bile alırım!

Kapitalist bir dünyada yaşamıyor muyuz?

Kapitalizm böyle demiyor mu?

Peki, sen ne diyorsun?

“ Marka giyme, git çarık giy!”

Olur, emrin olur!

          Arkadaşım küçük yaşta anne ve babasını kaybetti! Evin büyüğü idi! Okudu öğretmen oldu ve kardeşlerini o zor şartlarda yetiştirdi!

Aynı okuldaydık!

Sekiz yıl süreyle hiç kilo almadan aynı takım elbise ve kravatla geldi!

Bilmiyordum!

“Ayıptır, bir şeyler al bu ne?” dedim!

             İşte o zaman oturup bana hikâyesini anlattı ve ben yerin dibine girmekle kalmadım, haftalarca bu güzel insanı incittiğimi bir türlü içimden atamadım!

Sonra!

              Arkadaş emekli oldu! Emekli parası ile bir şeyler yaptı ve denk gelecek ya, ciddi paralar kazandı!

          Bir gün ilaç poşeti ile yanıma geldi! “ doktora gittim, bu kadar ilaç vermekle kalmadı, yağlı yeme, etten uzak dur ve tatlı asla...” dedi!

            -Kalk Hasan kalk, ben ömür boyu bunları yemek için çabaladım, şimdi zengin olmuşum bana yeme yasağı koyuyor!

Sahile gittik!

Fırında kuzu but, çeşit salatalar ve bir yetmişlik!

Akşama doğru hesap geldi!

           -Hasan öde ki aklın başına gelsin, ben fakirken hep zenginlerin yemek parasını öderdim, nedense bilmem işte öyle bir psikoloji!

Ödedim!

*****************

KİMDİR DEVLET

 

 Hava teyzeye yaşadığı yeri “ terk et” diyorlar!

Hava teyze, ağacına, taşına ve toprağına ömür verdiği yeri bırakmak istemiyor!

Kendisine diyorlar ki “ mahkeme kararı var ve sende mahkemeye git.” Hava teyze çıldırıyor!

       Elindeki sopayı sallayarak “ kimdir mahkeme, kimdir devlet, devlet de mahkemede benim, ben varsam devlet var” diyor!

Şimdi anladınız mı, devletin kim olduğunu?

       Yani hepiniz toplansanız bir tek Hava teyze etmezsiniz ve hala yüz yıl geriye dönüp kafa ütülüyorsunuz!

Bu devletin iki ucundan tutup ha bire halka sopa sallıyorsunuz!

Biriniz din ile kafa ütülerken, diğeriniz Atatürk’le!

          Arada sömürdüğünüz, alın terini ve emeğini çaldığınız bir halkı da yokluğa, yoksulluğa yuvarlayarak onlara da zorla bunun “ikisini sevin” diyorsunuz!

       İnsanları kendi halinize bıraksanız, sevecekler ve hak ettikleri bir değer varsa fazlasıyla da verecekler!

Ama yok!

      İllaki sizin demenizle her şey olacak ve sizin demenizle olmamışsa herkes top yekun suçludur!

Dün “ Cumhuriyet Bayramı” kutlamaları vardı!

Hal böyle olunca gündem zaten belliydi!

      “ O dönemin arşivleri açılmalıdır” diyen bir gazeteciye, emekli general hemen “ aman ha, olmaz, en azından şimdi!” diyerek tepki koyuyor! Ben o arşivlerin ne olduğunu çok iyi biliyorum! Açmasanız da olur!

Arşivlere gerek kalmadan herkesin gözü önünde yapılanlar varken, arşivlerin lafı mı olur?

Bize ilkokulda “ Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönetmesidir” diye ezberletildi!

Ben şu yaşıma kadar bu ülkede halkın kendini yönettiğine şahit olmadım!

        Ya asker yönetti, ya da koltuğa yıllarca yapışan ve kendinden başkasının yönetemeyeceğini sanan parti diktatörleri!

Yaklaşık yüz yıllık Cumhuriyette Alevi Vali, Kaymakam, Emniyet Müdürü ve bilmem daha neler yok!

         Bizim mahallenin yüzde sekseni Alevi ve dün mahalle toptan şehir merkezine inerek Cumhuriyeti kutladı!

Ne diyeyim?

Demek ki aşk böyle bir şey!

O sana yüz vermiyorsa bile sen sev!

Sevmek her zaman güzeldir ve en anlamlısı da karşılıklı sevmektir!

Yoksa yazdığınız hiç bir mektuba yanıt gelmez!

*****************

İNSAN ÇILDIRIYOR

  Yıkılan bu binaların tek sorumlusu siyasilerdir!

                  Memleketin idaresine abanıp, her türlü çirkinliğe göz yuman onlardır! Memlekette mimarı, inşaat mühendisi, jeologu işsiz gezerken “ mütehaitim” diyerek koltuğunda çanta ile gezen para tüccarlarına işi bırakırsan olacağı budur!

Sadece İzmir mi?

            Bütün memleket bu durumda! Uzmanlar yıllardır bas bas bağırıyor ve gelecek bir felaketin ülkeye tarabayı kapattıracağını söylüyor ama sen buna rağmen çarpık kentleşmeye imar afı çıkarıyorsun!

Sonra şu deprem sonrası heyetlerle olay mahalline gitmeniz yok mu?

              Takım elbise, gravat ve burnunuzun dibinde onlarca mikrofon ve tüm ülkeye servis edilen görüntüleriniz!

Hani bir oy uğruna malzeme yapacaksınız ya!

Bundan iyi fırsat mı olur?

Bakan maskesiz, kasksız enkazın üstüne çıkmış bize “ bakın buradayım” diyor!

Orada olmayın kardeşim!

            Bırakın çalışanlar işini yapsın! Enkazın altındakilerin bir saniyeye ihtiyacı var ve sizin orada olmanız çalışmayı engelliyor!

          Dünyada olsa neyse, biz de siz geldiniz diye dönüp uzun uzun bakmak, fırsat bulursak elimizi, elinize değdirmek ve bir de selfi kopardıysak iş tamamdır!

          İl başkanlığı yaptığım dönem dahil, işin gereği bir kareye düşmekten başka, ya da birinin ricası dışında hiç kimseyle resimlerimi göremezsiniz!

Ya da kendimi onlara tanıtmak gibi özel bir çabam olmadı!

O nedenle onların çoğu yazar, çizerliğimin dışında beni tanımaz!

İşte bunların tüm toplamı cehalet kapısına çıkar!

Malesef öyleyiz ve şu çağda cehaletin destanını yazıyoruz!

Üstelik tepeden tırnağa her şeyimizle!!

*********

GERÇEĞİMİZ

 

 Bu toplumun genlerinde konar- göçer kültürü vardır ve bu kültür yerleşik düzenle barışık değildir!

Mesela nereyi boş bulursa çadırı oraya kurar ve tıpkı toplu yaşam tercihi gibi!

Böylesi toplumların yöneteni ile yönetileni aynı istikamete bakar!

Bu istikamet pek detaycı ve ileriyi gören bir istikamet değildir!

Hele kaderci ve dogmatik bir saplantınız varsa, tüm çorapları başınıza kendiniz örersiniz!

Bu ülkenin bir deprem gerçeği var ve biz gider tam fay hattının üstüne evimizi yaparız!

         Vatandaş olarak bilmiyor olabiliriz! Ama onu çok iyi bilen bir devlet aygıtı var ve nedense o bu duruma seyircidir. Bu duruma müdahale etmediği gibi, kaçak yapılaşmaya göz yumar ve üç kuruş için bu mezar taşlarına da sürekli af çıkarır!

Kısacası iliklerimize kadar işleyen bir cehaletin bedelini ağır ödüyoruz!

Nerede bir tarım alanı varsa yağmalamışız!

Nerede bir sahil varsa içine dalmışız! Akan nehirlerin yatağını değiştirmiş suya bent olmuşuz!

            Farkında olmadan her gün bir uzvumuzu koparıyoruz. Sonra el ayak gidince, bir de çıkıp

“ her şey Allahtan gelir” diyerek her zaman olduğu gibi çaresizliğimizi de Allah’a havale ediyoruz!

Vallahi Allah akıllı insana merhametlidir. Sana “ yapma” dediğini yaparsan da acımasızdır ve seni hemen yeryüzünden alır!

Umarım kısa sürede aklımız başımıza gelir ve tüm gerçeklerimizle yüzleşiriz!

Yüzleşip kabullendiğimiz zaman, işte o zaman gerçekten Allah bizimle olur!

Aksi takdirde hiç kimse Allah’ı kandırmasın!!

Top