Gündem Uyanış
AŞİRET SOSYAL CİNAYETİN ADIDIR
26-10-2020 15:33 912

AŞİRET SOSYAL CİNAYETİN ADIDIR

 

 

                Biz Kürt’lerin mutlaka bir aşireti vardır ve bu her zaman bir övünç kaynağı olarak sokakta, toplantıda ve bireysel tartışmalarda bir üstünlük olarak dillendirilir!

                    Hata çok sıkışmışsak, mensubu olduğumuz aşiretin adını dillendirir ve oradan ürettiğimiz kabadayılıkla karşımızdakini alt etme yoluna gideriz!

Hele aşiretin ağası, ya da yakınıysan dükkân senin!

Dokunulmazsın ve herkes karşında el pençe divandır!

Kokuşmuş ve suya direnen kayayı andıran bir yapıdır ki kırmak çok zordur!

                     Ülkemizde devletin hep arka bahçesi olmuşlardır ve aşiret ağaları üzerinden oyları toplayıp vatandaşın iradesine el koymak çok rahat olmuştur!

Bu nedenle devlet bu çağ dışı oluşumun bitmesini hiç bir zaman istememiştir!

               Kız kardeşini gidip öldüren genç, aşiret cehaletinin kendisine dayattığı çıkmazla o cinayeti işlemiştir!

Ailenin öldüren kızlarının cenazesini almaması planlanmış bir cinayetin ta kendisidir!

            Şimdi bu katili aşiret içerisinde yüceltecekler ve “ namusunu temizledi” havaları ile itibarlı hale getirecekler!

Çünkü aşiret böyledir ve namus anlayışı hiç bir zaman göbekten yukarıya çıkmamıştır!

                Kürt’lerde ki aşiret sosyolojisi din ile yoğrulmuş katı bir öfkedir! Olmadık anda, olmadık yerde patlar ve karşınıza çıkar!

Aşiret hukuku, bir hukuksuzluktur ve kural kanun tanımaz!

Bu nedenledir ki dünyanın dönüşüne dair bir kaygıları yoktur!

Bu nedenledir ki namus adına öldürttükleri çocuğuna sahip çıkmazlar!

Bu nedenledir ki en muteber tuttukları katillerdir!

Katillerin kol gezdiği ve yüceltildiği bir toplum insandan ve insanlıktan uzaktır!

Ve Kürt’ler!

                İçindeki bu karanlığın perdesini aralamadıkları sürece hiç bir konuda, hiç bir şeyde başarılı olmazlar!

Buna itiraz edenler olabilir!

Etsinler!

Bu bir gerçektir ve gerçekten kaçarak doğruyu bulma şansınız yoktur!

********************

NERELERE SÜRÜLMEDİK?

 

 Amerika dünyayı önce ikiye bölme, sonrada tamamen hükmü altına almaya çalışıyordu!

Karşısındaki güçlü cephe Çin ve o dönemin Sovyet Rusya  sıy dı!

İşte bu iki büyük baş, soğuk savaş rüzgârlarını estirip sonrada diğer gariban ülkeleri sıcak savaşa itmişlerdi!

Yıl bin dokuz yüz elliydi!

Aynı dil ve aynı kültürdeki iki Kore’yi çatıştırdılar!

          Çin ve Sovyetler Kuzey Kore’yi desteklerken, Amerika doğal olarak Güney Kore’yi destekledi ve buna Birleşmiş milletleri de dahil etti!

            Tabi sıra bize geldi ve biz Meclis kararı almadan Amerika’nın emrinde savaşmak üzere

Kore’ye asker gönderdik!

          Tabi Çin sınırına doğru gönderilen 1. Taburun etrafı sarıldı ve 3. Taburla, 9. Tabur büyük bir zayiatla adeta yok oldu!

Peki, kim duydu, kim hesap verdi bilen var mı?

Yok!

         Amerika bununla da yetinmedi ve Adnan Menderes’in içeride laf dinlemez tavrıyla bizi NATO’ya dâhil etti!

         İşte o Amerika son zamanlarda işine gelmeyen Menderes’i yaptırdığı askeri darbenin komutanlarına astırdı!

Tabi bunu da halka farklı argümanlarla yutturmaya çalıştılar!

                Amerika daha çok içimize girdi ve istediği anda darbeler yaptırıyor ve ülkede kontr gerilla benzeri örgütler oluşturup, gerektiğinde tüm kirli işlerinde kullanıyordu!

Gezmişler, Çayanlar ve daha niceleri Amerika Emperyalizminin, yerli işbirlikçilere boğdurduğu bu ülkenin gençleriydi!

Çünkü o dönemler ve hata şimdi “ kahrolsun Amerikan emperyalizmi” demek suçtu!

Şimdi yine sopa sallıyor ve sen NATO üyesi olduğun sürece bu sopaya razı olmak zorundasın!

                 S-400 ler konusunda hemen “ saldırı için değil, savunma için aldık” diyerek adamların heybetini yumuşatmaya çalışıyorsun!

Silah ve silahlanmaya karşı biriyim!

Halkın parasını ölüm makinelerine yatırmak cinayettir!

Bu şimdilik ayrı bir konu!

Ama samimiysen bir gecede Amerikan üslerini kapatıp, NATO’ ya “ bana eyvallah” diyerek kimseye bağımlı olmadığını haykıracaksın!

Bunu yapmayacağına göre bırakın şu ayakları!

Bu Amerika bizi nerelere sürüklemedi ki?

Kore’ye, Yemene... Daha nerelere!

Onlar etimizi yiyerek dişlerini kürdanla karıştırırken, bize de bağrı yanık türküler kaldı!

“ Burası Huş’tur, giden gelmiyor, acep ne iştir?”

Bir de “ Kore dağlarında mataram kaldı!”

Turancı Enver’in eksi kırk derecede kara kırdırdığı yüz bin askerin acısını da siz anlatın bana!

************

GİDİŞAT

 

Bizim Malatya insanı tartışmasız iktidarcıdır!

           “Milli şef” döneminden uzun yıllara kadar CHP bu ilin oylarının tamamına yakınını alırdı ve en son milletvekili seçimlerinde beş vekilin dördünü almış, birini de Demirel’in AP’ sine kaptırmıştı!

Sonra meşhur “ Hamido” olayları planlandı ve Alevi kesim can havliyle Malatya’yı terk edip, batı illerine ve çoğunlukla da yurt dışında soluğu aldı!

          Zaten dönemin Valisi de ildeki bu göç ile ilgili kendi payına düşeni rahatlıkla söyleyerek, başarılarından dolayı bizden alkış beklemişti!

           Sonra Kenan Paşa memlekete gökten balyoz gibi inince, her doğan çocuğa o dönem “ Kenan” ismi vererek kapıya gelen jandarma, polise “ bak, bu da Kenan” diyerek olası işkenceyi bezdeki çocuklarla bertaraf etmeye çalışmıştık!

Yani isteyerek miydi, istemeyerek bilmiyorum ama hepimiz acayip Kenancıydık!

Sonra Özal geldi ki hemşeriliğin verdiği gazla durdur bizi durdurabilirsen!

Hepimiz topyekûn Özalcı olduk!

Şimdilerde yirmi yıldır Malatya olarak AKP kayıtsız destekleniyor!

Dün sayın Cumhurbaşkanı Malatya daydı!

         Programı bitip yola çıkınca büyük ihtimal aslan ciğeri yiyen ve üstüne de bir yetmişlik içen esnafın biri yolunu keserek “ eve ekmek götüremiyoruz” dedi!

               Vallahi şahsen Sayın Cumhurbaşkanının bu densize bildiğimiz ses tonuyla haddini bildirmesini beklerdik ama hayret verici bir şekilde gayet sevecen bir yüz ifadesiyle “ al çay iç” diyerek onun ekmekle işi olmadığını söyledi!

Bu esnaf arkadaş ilk aldığım duyuma göre koyu AKP’ liy miş!

              Zaten olmasaydı “ Bay Kemal, kesin cebine para koymuş ve provokasyona göndermiştir” diyerek elde sopayla “ Bay Kemal’i” kovalayacaktık!

Bunların hiç biri olmadığına göre düşünmek lazım!

Mesela adama “ sen ne diyorsun, anan ekmek pişirmeyi bilmiyor mu” diyebilirdi!

Tabi olay dün oldu!

                Umarım esnafımız ayılmıştır ve “ Ulan sen ne yaptın” diyenlere, “ Abi, Vallahi sarhoştum, ne söylediğimi biliyor muyum?” diyerek savunmaya geçmiştir!

Yoksa bir daha çay yüzü de görmez!

Top