Gündem Uyanış
Başlıklar : IMF, İŞİN ÖZETİ  ,AŞURE, GÜVEN VE ZEKA
25-09-2019 15:02 332

Başlıklar : IMF, İŞİN ÖZETİ ,AŞURE, GÜVEN VE ZEKA

 

 

Kısacası Uluslararası Para Fonu! İngilizcesini yazmayım.

         Çünkü ülkede sözüm ona benim gibi eğitimli binlerce profesör ve akademisyen yabancı dil falan bilmiyor! Diyecekseniz “ dil sınavını vermeden nasıl akademisyen olunur?”

Valla FETÖ’ nün sınav işine bakınca bal gibi olunur!

İşte bu IMF yıllar sonra yeniden zor günümüzde yanımızda olmak için geldi ama!

Nedense biraz geç geldi! Katar parası falan yetmeyince iş başa düştü!

Bunu yakın tarihte bu sayfada yazmıştım! “ Haber edeceksiniz ve gelecek!” demiştim!

Ama bir noktada yanılmışım! Meğer Muhalefet gizlice çağırmış!

        Niye çağırabilir, diye beyin fırtınası yaparken, en yakın ve olası seçeneği buldum! Hani şu satılan “Tank-Palet” hikâyesi vardı ya!

İşte o!

Şimdi Kılıçdaroğlu “ Bana satın, iki dakikada para bulurum” dediydi ya!

Demek ki parayı IMF den alacakmış! Tabi onları gizlice çağırırken işi yüzüne gözüne bulaştırdı!

İktidar suçüstü yaptı ve “ bizim haberimiz olmadan bu ne lan!” dedi!

       Tabi bizimkiler misafirperverdir! Madem gelmişler kovacak halleri yok! Oturacaklar, çay kahve eşliğinde elimizi keseye uzatacağız ama!

Adamlar “ dur hele” diyecek! “Sana para vereceğiz de, sen bu parayı bize nasıl ödeyeceksin?”

Zaten hep böyle oldu!

Alacaklar parayı ve şu anda her yüz metrede radara takılıp ceza ödüyoruz ya!

İşte o her on metreye ve olmadı kapımızın önüne kurulacak!

       Sonra işçi, memura zam yapılmadığı gibi, aldığınız nefese kadar her şeye fiyat ayarlaması gelecek! Hani “ Zam” demiyorum, çünkü onlar bu sözün kazığı çağrıştırdığını düşünerek böyle incitmeyecek bir terim buldular! Sağ olsunlar şimdi yerken farkında bile olmuyoruz!

Sonra meydan meydan dolaşacaklar “ Bu Kılıçdaroğlu var ya, bu Kılıçdaroğlu ...!”

Gerisini siz tamamlayın!

*********************

İŞİN ÖZETİ

 

       Daha merhaba demeden Trump başlıyor övgüye!” Rahip Bransını bize verdiniz diye size çok ama çok teşekkür ederim!”

Tabi biz bunun övgü olduğunu sanıp bir başka havalara bürünüyoruz!

Oysa adam biz de hukukun olmadığını diplomatik bir dille o kadar güzel anlatıyor ki!

Tabi anlayabilene!

        Mesele biz çıkıp desek ki “ canım Trump, hani biz de darbeye teşebbüs eden ve suçüstü olan biri vardı ya; işte o şimdi sizin korumanız altında ve fesatlığa devam ediyor; hani gelmişken bir jestte sen yapsan ve ben onu alıp götürsem!”

Ne der Trump biliyor musunuz?

      “ No, no Mister Prezidant, öyle şey mi olur? Biz de hukuk var ve ben onların alanına asla giremem ve girsem bile kimse beni takmadığı gibi, beni koltuğumdan da ederler!”

Aynen böyledir!

Amerika’ya Başkan olmakla, hükmetmek farklı şeylerdir!

Mesela işlerinizi gören bir ofisiniz varsa, gidip öyle yeni saraylar falan yapamazsınız!

       Dahası adı kimi olumsuzluklara bulaşanı asla başka bir ülkeye Büyükelçi olarak atayamazsınız!

Yani daha neler, neler?

Çünkü görev ve yetki alanınızla ilgili sınırlarınız bellidir!

       Devlet içerisinde sınırsızlığa heveslendiğiniz zaman, ardınızdaki kaos ikliminden haberiniz olmaz!

Hele devletin gövdesinden hukuku çektiğiniz zaman hiç olmaz!

Çünkü adalet o zaman milli piyangoya döner!

Artık kime ne kadar isabet ettiyse!

Çok ama çok zor bir süreçten geçiyoruz!

IMF kokuyu almış olacak ki yeniden kapımızı yoklamaya başladı!

Bunun anlamı şudur; yine canımızdan, tenimizden emip götürecekler!

Toplumsal barışa dair kaygılarımız da yok!

Hala sert, hala öteleyici bir dil ve hala kaos siyaseti!

İşin özeti bu!

Siz yine de yarına umutla bakın.

***************

AŞURE

 

Serin bir sonbahar havası.

        Eylül ayının nazlı halleri! Belki de adına en çok şir yazıldığından olsa gerek, bir başka dokunuyor teninizin en ince yanına! Kimseyi incitmiyor ve herkese orta sıcaklıkta duruyor. Ne sıcak, ne soğuk ve herkesi tadında kucaklıyor Eylül!

 Yapraklar yavaş yavaş hüzne hazırlanıyor.

        Nefes verdikleri dallardan kopmadan önce onlara biraz uyumalarını tembihleyerek! Evet, onlar bir süre uyuyacak ve baharla birlikte dalları yeniden türlü renklerle halaya duracak, yapraklar geri gelecek, doğa yeni nesillerin devamına yatacak ve bu bilinmez akış kaldığı yerden devam edecek!

Kaç gündür yoğunluktan Aşure davetlerine gitme fırsatım olmamıştı! Çok sevdiğim aşureden yememenin burukluğu vardı içimde!

Bu sabah kendimiz yapalım ve komşulara dağıtalım dedik!

On iki çeşit taam katıp pişirdik! Harika ve enfes bir tad çıktı ortaya!

Sonra düşündüm; bu güzelliğin ve tadın sırrı ne?

Anlamakta gecikmiyorsunuz. Bir arada olmak ve herkes kendi gibi, herkes kendi güzelliğinden bir şeyler katınca oluyor işte!

Betonlaşıp katılaşarak değil, Aşure olacaksın, kardeşim Aşure!

****************

GÜVEN VE ZEKÂ

 

Erkek milleti olarak futbola bir başka düşkünüz!

      Tabi bu düşkün olanların algı ve zekâlarını ölçmek için tribün ortamı ve kahvehaneler de maç izlerken ki üsluplarına bakmak yeterli!

Adam eşyanın tabiatı gereği bir yıl önce top koşturduğu takımdan, başka bir takıma transfer olmuş; bu gün de gelip rakip olarak ekmeğini kovalıyor! Ama yok; ana avrat ne varsa düz gidiliyor!!

Küfreden kimler?

İşte o akıl ve zekâ sendromu çekenler!

....

Futbol ve din iki sosyolojik bileşendir! Dinler varken futbol yoktu ama imdada yetişince egemenlerin en iyi kullanma aracı haline geldiler!

Adam işsiz, elinde tespih sallayarak “ dinime, İmanıma penaltıydı, ... koduğumun hakemi vermedi!”

Neyse!

Top üç kişinin önünde!

İlki vursa gol olacak, çünkü kaleciden başka karşısında kimse yok!

Vurmuyor, diğerine veriyor; o da boş, o da vurmuyor!

Sonra top üçüncü boşa geliyor. O ana kadar bir tek rakip oyuncu son bir çare kendini ceza sahasına atıyor!

Bizimki topa vurup ona nişanlıyor!

Vuramıyorlar!

Çünkü cesaret ve özgüven yok!

Başlarındaki hoca bu ülkenin İmparatoru!!

İmparatorun elinde en büyük silah Falcao var!

Bu beceriksizlerden birini alıp sahaya sürmüyor!

İşte zekâ ve algı meselesi!

Okuldan kaçıp top peşine giderek parayı da buldun mu, zekâya gerek yokta!

İşte biz erkeklere ayıp oluyor!

Sonra düm düz gidiyoruz!I

Top