Gündem Uyanış
BÜNYE ALIŞIKSA
02-10-2019 16:22 358

BÜNYE ALIŞIKSA

 

 

      Sandalyeye kurulmuş, bir taraftan kahve höpürdetiyorum, bir taraftan da elimde bir kitap sayfa aralarına karışıp gidiyorum!

Karşımdaki televizyon ekranı sessizde ve açık!

Hani olur ya önemli bir şey çıkar, kaçırmayayım diye!

Birden ekran uzatılan mikrofon kalabalığına boğuldu ve ortada Maliye Bakanımız Berat Albayrak!

     Kitabı bırakıp kumandaya uzandım ve sesi yükselterek ne konuşacak diye odaklandım!

Başladı!

     “ Stabil seyirden, dörtnala geçtiğimizi” falan söylerken, ağzını şakaklarına kadar uzatıp bir de otuz iki diş gösterince, ben de bir titreme başladı ki gören zelzeleye tutulduğumu sanar dı!

Çünkü anladım ki bir kazık gelecek ama ne?

      Konuşma biter bitmez yüzde on beşlik elektrik zamı yumuşak bir kazık halinde ulaşacağı yere ulaşmıştı bile!

Çünkü canavar aç!

Doymuyor ve bu ülke günde elli milyon tl faiz ödüyor!

En güzel yolma mekanizması trafik!

Cezalar yetmedi, şimdi özel arabada sigara içene ceza!

Bu da yetmeyecek, siz bakın yeni sürprizlere!

    Gün gelip düzgün yürümeme cezası gelirse sakın şaşmayın! Benim gibi şaftınız kırıksa, önerim hiç evden çıkmayın!

     Eskiden yurt dışından gelenler hediyelik bir şeyler getirirlerdi! Şimdi rakı getiriyorlar! Çünkü içerde kira fiyatına, orada bir kilo peynir fiyatına!

Hal böyle olunca biz bu sene ağız tadıyla üzüm yiyemedik! Meğer şarap ve kaçak rakıya ayrılmış!

Sonra bir bağcıya sordum “ abi millet artık sofralık değil, şaraplık üzüm fidesi istiyor” diye!

     Bu gidişle yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bu ülkede ( Ali Kemal sen dâhil değilsin!)hepimiz kaçak rakı şaraptan öleceğiz haberiniz olsun!

Bir de bu işin üçkâğıtçıları türedi! Pekmezi ekşitip bize şarap diye yutturuyorlar!

Diyeceğim o ki bu zamlar bize daha çok şey ekşitir!

Tıpkı bu aralar durup dururken ekşiyen yüzler gibi!

O ne ya?

Biraz gülün!

Siz güldükçe birileri çok iyi olduğunuzu sanıp, ha bire giydiriyor!

E, Vala bünyemiz alıştı!

Artık günübirlik zamlar bizi kesmiyor!

Saat başı isterük!

*****************

OKULLAR

 

      Yirmi beş yıl, isteyerek olmadığım ama severek yapmayı çalıştığım öğretmenlikten erken yaşta emekli oldum!

     Emekli olmamın en büyük nedeni artık yararlı olamayacağım inancıydı. Öyle ya, insanlar dişinden, tırnağından artırıp çocuğunu okula gönderecek ve ben sorunlarımdan dolayı onları heba edeceğim!

Bir diğeri de yirmi beş yıllık sürede bir türlü oturtulamayan ve gelen her iktidarın kendi düşünce ve beceriksizliğini dayatmasıydı!

     Ayrıldığımda kırk dört yaşımdaydım ve belki de bilgi ve donanımın en üst sınırındaydım!

Yapamadım!

Yaptırmadılar ve o çocukların kuş cıvıltılı seslerinden koparıldım, koptum!

      Hala okul önlerinde geçerken öğrenci kalabalıklarına döner bakar ve bir süre öylece kalırım!

Sanki bahçeme dünyanın kuşları dolmuş gibi!

Rengârenk ve cıvıl cıvıl...

İşin bir diğer tarafı giderek yok edilen bir eğitim sistemi!

Öğretmenlerle öğrenciler arasındaki bağ koparılmış! Öğretmen öğrenciye mesafeli ve dokunamıyor! Çünkü aile tüm korkuları çocukların bedenine yüklemiş ve bir de” Aman haa!” diyerek tembihleyip okula gönderiyor!

      Bir yanlış anlama ve töhmetten dolayı “ bana necilik” gelişmiş ve çocuk öğrenmese bir şey olmaz ama es kaza bir durumda altından kalkamam ve rezil olurum psikolojisi hâkim olmuş!

Peki, bu durum neyi çözmüş?

İstismar ve kadın cinayetleri artarak devam ediyor!

Demek ki doğruyu yanlış yapıyoruz!

Eğitim seviyesi yüksek ailelerle, az olan ailelerin ev de çocuklarına yapacakları telkin aynı mıdır?

Asla!

Ama biz ne yapıyoruz?

      Alıyoruz minnacık çocuğu ve “ bak, şuralar senin özel bölgelerindir ve buraya bilmem kimler kimler dokunamaz!”

Evet doğrudur!

Ancak anlatım yöntemi bu değildir!

      Hal böyle olunca çocuk ilk adımda bedeninde bomba taşıdığı hissine kapılıyor ve kendine ha bire korkular üretiyor!

Sonrası istenmedik davranışlar ve okul önlerine pusu atan uyuşturucu baronları!

Kendinden habersiz bir nesil ancak böyle yetiştirilir!

Üniversitelinin dört işlemden haberi yok!

      Çünkü ona beş seçeceğim içinde kısa sürede zamanla yarışarak doğru seçenek nasıl bulunur aceleciliği öğretilmiş!

Sorgulama, analiz yok!

Kimine sorsan yaşadığı ilin hangi coğrafi bölgede olduğunu bilmiyor!

Oysa bize ilkokulda tüm illerin plaka numaraları sorulurdu!

Sonra anladık ki plakadan ezberlediğimiz ilin coğrafi konumunu da öğreniyormuşuz!

İşte vatan böyle sevdiriliyordu!

Peki şimdi?

Şırnak’ın bu ülkenin bir ili olduğunu bilmeyenlerin vatan aşkıyla yanıp tutuşuyoruz!

Yersen tabi!

***************

Caminin yanında ki ev

 

İzmir deyim ve kaldığım ev caminin dibinde!

          Malum Müslüman ve inanmış bir toplumuz; ev alırken nereye yakın olup olmadığını sorarız ve eğer camiye çok yakınsa büyük şanstır ve genelde emlakçiler buradan size yüklenir işi götürürler!

Camiye yakın eve itiraz olmaz ve pazarlığa dahi girilmez!

     “Ağabey Vallahi senden önce biri geldi daha fazlasını verdi ama gözüm tutmadı vermedim; her şey para değil ki! Bak sen nur yüzlü birisin, haydi sana hayırlı olsun!”

        Şu “ Nur yüzlü” meselesinden dolayı yüzünüzü çok iyi tanıyorsunuz ama yine de “ acaba” diyerek yandaki duvar aynasına şöyle bir yandan dönüp bakıyorsunuz ki diğer tarafa dönüp bakmaya gerek yok, mal aynı mal!

Yapılacak bir şey yok!

Evi aldınız artık... Bin bir zahmet o güzelim müstakil evinizi geride bırakıp gelip yerleştiniz!

Mübarek cami hocasında bir ses var ki yatağınızdan fırlayıp sabah namazına dahil oluyorsunuz ama iş bununla da bitmiyor!

Sanki dünyanın tüm Müslümanları bu mahallede ölüyor!

Saat başı sela!

Kendimi adeta mezarlıkta ve üzerime okunuyormuş gibi htim!

Bu sabah daha beterini yaşadım ve tamam bu kesin benim dedim...

“Malatya eşrafından Mehmet oğlu Hasan Şahin hakkın rahmetine kavuşmuştur, cenazesi öğle namazına müteakiben...”

Nefesim daraldı!

Yüzüme sağlı sollu iki tokat!

Baktım acı duyuyorum ve yaşıyorum!

Şimdi bu mahallede olup ta tanıyanlar arıyor.

“ Abi ya, ölen sen değilsin, değil mi?”

En son arayana “ benim kardeş, ben!”

Sana zahmet herkesi ara, bu adam ölmüş de ve kimse aramasın!

Şimdi!

Camiye sıfır, satılık ikinci kat ev var!

Size söz veriyorum günde en az beş kez ölümü hatırlarsınız!

E, biz ölümü hatırlayalım diye mezarlıkları ziyaret etmiyor muyduk?

Zahmete gerek yok; biz size kapıda hatırlatıyoruz!

Top