Gündem Uyanış
DÜNYAYI OKUMAK
16-11-2019 15:08 359

DÜNYAYI OKUMAK

 

 

Yedi milyarı aşkın bir dünya nüfusu ve hızla tükenen yeryüzü kaynakları!

Doyumsuz bir kapitalizm ve onun temsili üç beş tane Emperyalist ülke!

Bu Emperyalist ülkelerin baş canavarı Amerika!

İşte o bal canavar, dün Mısır’ı da tehdit etti!

“ Silahı Rusya’dan değil, benden alacaksın, yoksa senin de canına okurum” diyor!

Evet!

        Ortadoğu’nun canına bir bir okuyor! Girdiği hiç bir yerde yaşam şansı bırakmıyor! Talan edip, yağmalamakla kalmıyor, o ülkelere ait ne kadar değer varsa onu da çürümeye terk edip öyle gidiyor!

Buna en iyi örnek Irak’tır! Fos çıkan Saddamın bireysel hırsı Amerika ile örtüşünce, geriye şimdiki manzara çıktı ve Irak bir türlü dikiş tutmuyor!

        Şu an kapağı Suriye’ye atmış durumda! Kimse kimseye hikâye okumasın, Suriye parçalanmıştır ve Amerika artık oranın net parçasıdır! Çünkü doymak zorundadır ve bu açlığı giderecek en geçerli yem petroldür!

Onu da açık ve net “ korumaya aldım” diyor!

        Şimdi bundan ders almayanların boş ve kendini günü birlik gereksizliklerle meşgul etmelerinin garipliği ile karşı karşıyayız!

       Amerika bir taraftan bu bölgenin can damarı olan petrolü sömürürken, diğer taraftan kıt kanat geçinen bölge ülkelerine silah satarak, biri birine kırdırmakla kalmıyor ve gittikçe bir yoksulluk iklimine sürüklüyor!

Devlet yöneteceksin ve tüm bunları görmeyeceksin!

Evet!

        Biliyorum, görmemek için ne kadar nedeninizin olduğunu ve bu nedenlerin başında her türlü yanlışı size şeker gibi yutturan bir basın ve yalaka takımının olduğunu!

         Bunlar şelaleye sürüklenen geminin içinde olmayan ve rahat ettikleri sırça köşklerinde kaptana alkış çalarak, uzaktan bakan ve gemiyi biraz daha hızlandırmasını isteyenlerdir!

        Bazen bunların sesini duydukça Amerika’ya olan öfkem kadar başım dönüyor ve mideme kramplar giriyor!

Ana yok!

Yirmi birinci yüz yıldayız!

Dünyada yedi milyar insan var! Bir kaç tane Emperyalist ülke!

Canavar bir kere azmış ve yedikçe doymuyor!

İşin garibi canavara yem olanlar da kendi kendini yemeye başladı!

Çünkü yem olmamak için hiç bir planları yok!

******************

VARSA YANLIŞIM DÜZELTİN

 

       Günlerdir Amerika’ya gidip gitmeyeceğimiz konusu çok yüksek algılı medyamızın, çok bilmişlerince uzun uzun anlatıldı ve sonuçta anladık ki yüksek ali menfaatlerimiz gereğince gitmemiz gerekiyor!

Gittik!

         Ben şimdi nasıl karşılandık, Trump bir gazeteciyi ince ayarla nasıl boşa çıkardı gibi gereksizliklere girmeyeceğim!

        Benim gibi bir lafı en az on tekrardan sonra anlayan biri dahi anladı ki Amerika bizi şu S-400 ler konusunda iyice hırpalayacak ve sonuçta parasını verdiğimiz o uçaklar ve mühimmatı hangarlarımız da çürüyecek!

        Sonra Amerika’dan yeniden silah almanın kutsal zorunluluğu gereği varımızı yoğumuzu götürüp önlerine koyup, son hız askeri harcamalara devam edeceğiz!

        Sonra Putin dişini gösterecek ve onu şu an kahraman ve dost ilan eden medyamız, anın da onu hain ilan edecek ve zaten “ Ayıdan post, Rus’tan dost olmaz” diyecek!

Aslında Putin bunların hepsini biliyor, biliyordu!

Ama fırsat bu fırsat diyerek bize dünyanın malını sattı ve bütçesine hatırı sayılır katkı yaptı!

Paralarımız bu gereksizliklere giderken, ülke son günlerde toplu intihar iklimine sürüklendi!

           Bu satırları yazarken İstanbul Bakırköy’de yeni bir haber düştü! Yine bir aile ve çocukları ile ölüm! Umarım intihar falan değildir!

Peki bu milyarlarca dolar askeri harcamayı niçin, kime karşı yapıyoruz?

Kim, bizimle niye savaşacak? Komşularımızdan böyle bir tehdit mi var?

Hepsi yağmalanmış ve canının derdine düşmüş!

Evet!

Ben böyle görüyorum, varsa yanlışım düzeltin.

****************

TOPLUM VE YIĞIN

 

Bu iki terimi sıkça kullanırız.

         Birçoğumuz da bunun aynı şeyler olduğuna inanırız! Oysa sosyolojik olarak çok ayrı iki kavramdır ve hata biri birine tamamen zıttır!

      Toplum bireylerden oluşur ve birey kendi içinde bağımsız, ancak toplumsal sorumluluk sahibidir ve bundandır ki araştıran, sorgulayandır. Bu belirleyicilik gelişen toplum kavramına tamı tamına oturur ve böyle toplumlar eğitim dâhil, birçok konuda çağın önünde yürürler!

Peki ya “ yığınlar?”

         Evet, orada da bireyler vardır ve oldukça kalabalık yığınlardan oluşur ve bunların kendine ait iç bağımsızlıkları yoktur! Sorgulamaz, araştırmaz ve sadece verilenle, söylenenle yetinirler, kısacası akıl kiradadır ve inandıkları bir yerler vardır, oraya kayıtsız, şartsız itaat ederler!

Tehlikelidirler!

       Onları harekete geçirmek oldukça kolaydır! Çünkü neyi, niçin yaptıklarının farkında olmazlar, önemli olan emir almaktır ve bu emre itaat kutsal bir görevdir!

     Bu tamamen bir Ortadoğu hastalığıdır! Bu nedenledir ki Ortadoğu’ tarihin ilk yıllarından şu ana kadar aralıksız olarak kanar ve üstelik bu kan, yığınların övünç kaynağıdır!

İşte böyle bir coğrafyaya yakın olmanın ateşiyle hep kavrulduk!

Hala sorun çözmekten çok, sorun yaratmak gibi bir hastalığımız var!

Oysa bu ülkede rahatlıkla bir yaşam sürdüreceğimiz her türlü olanağımız var.

Ama yok!

Biz olanaksızlıklar yaratmak için elimizden geleni yapıyoruz!

Tabiri caizse güne “ kendimize nasıl zarar veririz?” diye başlıyoruz!

        Hele şu ara iki Emperyalist canavarın kollarına düşmüşken ve onları nasıl memnun ederiz diye, çokta mecbur olmadığımız bir zorunluluğa ısrarcıyken, bu ülkeyi nasıl kalkındıracağız?

Dört milyon Suriyeli topraklarımız da diye gidip el kapılarında sızlanıyoruz ve “ kırk milyar dolar harcadık” diyoruz!

      Artık o geçti ve biz onlarla kirve olduk, bir daha gitmezler ve bizim sırtımız da keyiflerine devam edeceklerdir!

Onlar zaten Suriye’de yığındı! Getirip bize kattınız ve yığını kartopu gibi büyüttünüz!

Günü gelince çığ olup üstümüze gelecekler; bunun sosyolojideki karşılığı budur!

Konularına girdiğim için sosyolog arkadaşlar beni bağışlasın ve varsa yanlışım, düzeltsin!

Top