Gündem Uyanış
KATİP ARZUHALİM YAZ YÂRE BÖYLE
20-08-2020 15:43 1142

KATİP ARZUHALİM YAZ YÂRE BÖYLE

 

 

 Bu pandemi süresince kent yaşamı ile pek işim olmadı!

Zaten oldum olası kent kültürüne yabancı bir insandım!

Çünkü o kültürün içinde o kadar çirkinlik akar ki siz, güzele dair çok az şeyle karşılaşsanız da

O güzellik kısa sürede elinizden kayar gider!

Bu çağın gereği ve bir türlü yakanızı elinden sıyırıp kaçamadığınız kapitalizmdir!

        Öyle bir canavardır ki sadece yok etmeye odaklı değildir! Algılarınızı da dizayn eder ve siz bu dizayn üzerinden dolaylı, ya da dolaysız ona hizmet etmek zorunda kalırsınız!

Mesela kapitalizm için tek canlı insandır ve ondan başka canlı yoktur!

Ağaç, kuş, börtü böcek asla bir canlı değildir!

Ormanlar yanmış, ya da yakılmış kapitalizmin umurunda değildir!

Zaten önceden oraya kaç bina dikileceğinin hesabı yapılmıştır!

       Kuşlar, kelebekler kanadından kavrulur, derisinden başka giyeceği olmayan yılan, kertenkele acı ile yanarak bir köşeye büzüşür ve onların hiç biri “can” dan sayılmaz!

Bu işin Bakanı çıkar “ çok şükür can kaybımız yoktur” der!

Ona göre “ can” kendisidir, gerisi Tanrı’nın ormana bıraktığı çerezdir!

Çünkü o da kapitalizmin acı gerçeğidir ve bunu demek zorundadır!

Bu ülkenin tüm güzel kıyıları yağmalandı!

Dere yatakları bile beton binalarla doldu!

Dahası şubat ayının ortasında Karadeniz’de ormanlık alanda yangın çıktı!

       Düşünün ora da bırakın yazın yangın çıkarmak, çay pişirmek için bile iki çöpü tutuşturmazsınız!

Çünkü sürekli yağış ve nem vardır!

Ama olsun biz nasıl olduysa kışın ortasında Karadeniz’de orman yakmayı becerdik!

Bazen düşünüyorum da aslında biz en çok kendimizden başka her şeye benziyoruz!

Bu böyledir!

Kendi benliğinizi yitirdiğinizde çok yüzlü bir garabet olursunuz ve orada insan hariç her şeyi görürsünüz!

İşte!

Bu şehrin rengini yitirmiş kalabalığından bir an önce sıyrılmak istiyorum!

Bilmiyorum!

Belki de iyi olmayan benim!

Çünkü bu aralar ha bire ağaçlarla konuşuyorum!

Araya rüzgâr da karışıyor ve tatlı bir sohbet başlıyor!

Kimi meyveye durmuş, kuşlar konuyor!

Bir ara tedirginlerdi!

Şimdi onlar da alıştı bana!

Ağaç, rüzgâr ve kuşlar...

Bir de ben!

Sonra dönüp bir ömrün toplamına bakıyorum!

Kısa özet:

“ Kâtip arzu halim yaz yâre böyle...”

******************

JOE BİDEN

 

      İnsan iki yaşamlı bir et yığınıdır! Gövdenin tepesinde sert kemikten bir kafatası ve içine sıkıştırılmış bir protein yığını vardır ki buna “ beyin” derler!

Yaşamın biri gerçekleridir, diğeri hayallerdir!

Gerçek, günlük ve anlık karşılaştıklarınızdır.

Buna göre tavır ve davranış geliştirir, öylesine günü tamamlarsınız!

Hayaller öyle sınırlı değildir!

Alabildiğine geniştir! Burada da yapabileceğiniz ve yapamayacağınız iki dal karşınıza çıkar!

Yapacaklarınız, hayallerin gerçekleşmesidir!

Yapamayacaklarınız, ya yapmayı beceremediklerinizdir, ya da gerçekleşmesi olanaksız olan hayallerdir!

Mesela her insan gövdesi ile uçmak ister!

        Ama bu olanaksızdır! Çünkü bunun için kuşlar gibi bir fiziki donanımınız yoktur ve siz sadece hayalen galaksilere uçarsınız ama dönüp baktığınız da durduğunuz yerdesiniz ve galaksiler uzak bir ihtimal!

Amerika da Biden, seçimlere gidiyor!

        O da Kürt’lerin iyi bir seçim malzemesi olduğunu sonunda öğrendi! Tıpkı bizde ki siyasilerin her seçim yaklaştığında, ya da yeni bir parti kurduklarında Diyarbakır’a koşup “ Roj baş hevalno” dedikleri gibi!

Şimdi Biden böyle dedi diye bizimkiler birden tek yumruk oldular ve “ haddini bil” dediler!

        Tabi bu bir iç malzeme cilasıdır! Çünkü Biden ve bizimkiler de çok iyi bilir ki dünyanın başındaki bir adama bu laflar sökmez ve elinde ki emperyalist sopa korkunç bir caydırıcı güçtür!

      Şimdi Biden’e böyle perde arkasından görünmeden “ heyt ne oluyor?” diyen toptancı korkaklara söylüyorum!

         Bu ülkenin kafası çalışan bir kuşağını hepiniz el birliği ile Amerika emperyalizmine kurban etmediniz mi?

      Altıncı filoyu kimler protesto etti ve kimler o protestoculara saldırıp, filoyu kıble yapıp namaza durdu, söyler misiniz?

Ben söyleyeyim; onların çoğu bu devletin en üst katına geldiler ve hala çoğu da oradadır!

Peki, o gençler?

Denizler, Mahirler..!

Tavuk hırsızı kadar suçları olmadığı halde astınız, tanklarla toplarla toza toprağa karıştırdınız!

         Hüseyin Cevahir’i bu Amerikalılar için delik deşik ettiniz ve sonra gazetelere kurşuna bulanmış bedenini servis ederek “ vatan-millet” naraları attınız!

Daha kimleri ve yaptıklarınızın nesini sayayım?

        Son darbe girişimini “ yaptı” dediklerin Amerika’da keyif çatarken, kime hikâye okuyorsun?

Yalvar, yakar “ o adamı ver!” diyeceğine neden Amerika’ya haddini bildirip üslerini kapatmadın?

Trump defalarca “ senin ekonomini mahvederim” diye tehdit etmedi mi?

        Darbeyle ilişkisi var diye herkesi müebbetlere mahkûm ederken, Rahip Bronsonu protokol eşliğinde Amerika’ya vermediniz mi?

       Tüm bunları yaparken kendi vatandaşını alakası yokken işinden ekmeğinden edip, domates biber satmaya mecbur ettin!

İmza koyduğun AİHM kararlarını hiç bir zaman uygulamadın!

Ha bire tazminat ödüyorsun!

Kimin cebinden?

Bizlerin, fakir fukaranın cebinden!

Para gani ya!

Ödeyin!

          Dünya gelişmişliği eğitim ve uzay çalışmaları ile örneklerken, sen çıkıp “ gözünüze, dizinize dursun buzdolabınız yok mu?” babında bizi çağdışı şükretme mecburiyetine koşturuyorsun!

Netice olarak:

        Kardeşim sen, NATO’ya göbekten bağlısın ve asıl Ahtapot Amerika’dır! Sen sadece Ahtapot

Yumurta bıraksın diye denizin dibinde kum tanelerini ayrıştırmakla mükellefsin!

Gerisini onlar bilir, yani NATO bilir!

Bu NATO’nun nasıl bir yapı olduğunu cümle âlem anladı da, siz bir türlü anlamadınız!

Gördüğüm kadarı ile Kürt’lerde anlamamış!

Baksana ağzımız kulağımızda, bize cebinden çıkaracağı devleti bekliyoruz!

Ama bizi hiç bir zaman akıl yönetmedi!

Eğer yönetseydi kendi sorunlarımızı kendimiz çözer, sürekli Amerika’dan sopa yemezdik!!

Top