AYNEN ÖYLE SAYIN BAKANIM

“İki bin yirmi yılı çok daha iyi olacak” diyorsun!

Bence son derece haklısınız ve müthiş bir öngörünüz var!

       Bunu dediğiniz an sınırımıza yine binlerce Suriyeli yığılmıştı! Cumhurbaşkanı işin farkında ama “ Bay Kemal” sevinmesin diye söyleyemiyor! O nedenle hemen “ sınırın kıyısına prefabrik konut yapalım ki, bu göç dursun” dedi!

        Durmayacak ve Suriyeliler artık içimizde kar topudur, yuvarlandıkça büyüyecekler ve sebep olanlar bunu hiç bir zaman da engelleyemeyecekler! Artık tüm partiler bunlardan nasıl oy devşireceğine baksın, gerisi hikâye!

      Evet, Sayın Bakan; mutlaka iyi olacak! Siz hiç bir zenginin “ kötüyüm” dediğini duydunuz mu?

Üstelik sorduğunuz da son derece de mütevazı olurlar “ Allah’a şükür geçinip gidiyoruz” diye!

İlginçtir bu ülkenin fakiri de öyle der!

Bu sizin suçunuz değil, bu işin temeli böyle dizayn edilmiştir!

Biat kültürünün olmazsa olmazı “ şükretmektir!”

Ediyoruz, Elhamdülillah!

       Siz yeni kanal güzergâhında arsa kapatınca biz burada bir santim toprağı olmayan iki komşu kavga ediyoruz! “ Kanalı yapar, yapmaz” diye!

Tabiki iki bin yirmi yılı daha güzel olacak!

        Hele Reis geri adım atmaz da kanal için kazmayı vurursa, senin arsalar Malatya semalarında uçar ve ben komşumla ağzımızın suyu akarak, bakar dururuz!

Bir de duamız olur “ Allahım daha da ver” diye!

Nasıl olsa bize vermiyor, bari olana daha da versin ki yıl iyi geçsin!

İyi yıllar Sayın Bakanım!

******************

KİME NASIL GÜVENECEĞİZ

Hukuk devletlerin temelidir! Uygulayıcılarının dağıttığına da “ adalet” denir!

        Bu ikisinin olmadığı yer de devlet yoktur ve artık neyin kime nasıl isabet edeceği belli olmayan bir çete anlayışı vardır!

        Bu anlayışta insanlar mutsuzdur, gelecek ve can korkusu yaşarlar. Çünkü onların sığınacağı ve güveneceği tek yer hukuk ve adalettir!

         Ülkemiz de bu kavramlar öyle tükendi ki; artık karar ve değerlendirmeleri hukukçuların dışında herkes yapıyor! Dahası medyaya yerleştirilmiş kimi şarlatanlar her akşam insanlara hüküm kesiyor! İdamlar, müebbetler gırla gidiyor!

        Sonra bakıyorsunuz biri hakkında mahkemeler farklı karar vermiş, yanlış doğru bilemem ve zaten benim işim de değil!

         İşin ilginç yanı Cumhurbaşkanı her zaman olduğu gibi konuya dâhil ve peşin hükümle konuşuyor! Onun Adalet Bakanı tam tersini, Anayasa Mahkemesi Başkanı da bunun paralelinde konuşuyor! Yani tablo bu işin hukukta kalmasını anımsatıyor ama Cumhurbaşkanı “ olmaz” diyor! E, onun “ olmaz” dediği yerde hangi hâkim, savcı cesaretle karar verir?

        Düşünebiliyor musunuz, yargılanmaya gittiğimizde içimizde dua ediyoruz “ keşke yaşlı bir heyete denk gelsek” diye!

Çünkü onların vicdanında hukuk hala bir yerde duruyor!

Suç ve suçlu kavramlarını iyi tahlil edip kararlarını verebiliyorlar!

Bir de işin diğer tarafı genç savcı ve hâkimler var!

Etmeyin, rahat bırakın, bunlar vicdanlarının sesini ilk adımda köreltmesinler, gelecekte bu ülkenin adaletine hükmedecekler ve hepimiz onların kararlarına göre ya susacak, ya da içimiz sızlanarak uğradığımız haksızlıktan dert yanacağız!

Ülkemizde maalesef hukuk, hukukçuların dışında herkesin gölgesine haps olmuş!

Onlar gölgelerini karartırken, binlerce insan mağdur ve cezaevlerinde!

Sonra yastığa başınızı koyup rahat uyuyorsunuz!

İnsanın vicdanına direndiği yer de rahat uyuyamazsınız!

Bazen gördüğünüz kâbusu çok yemek yemeye yorarsınız!

Biraz da yaptığınız haksızlığa yorun ve vicdanınızla öyle hesaplaşın!

**************

AMAN HA……..

Sayın Cumhurbaşkanı “ Miçtotakis benimle arayı bulmaya çalışıyor” dedi

Umarım böyle bir şey olmaz ve biz durup dururken bir ülke Başkanıyla iyi olmayız!

       Sayın Cumhurbaşkanı El Beşir ile çok çok iyiydi ve hata dünya onu köşe bucak ararken biz çağırıp ağırlamıştık ve şimdi idamla yargılanıyor!

       Kaddafi ile dosttu ve adam gözümüzün içine bakarak yardım istemişti, biz kılımızı kıpırdamamıştık ve onu canlı canlı sopayla döverek öldürdüklerinde, kendimi canlı canlı sırtlanlara yem olmuş gibi his etmiş, günlerce uyumamıştım!

        “Kardeşim Esat” demişti ve ailece zeytinyağlı dolma eşliğinde selfi çekmişlerdi, sonra birden kardeş “ Katil Esed” oldu ve adam ölse bundan iyiydi, ülkesi şimdi paramparça yabancı ülkelerin yolgeçen hanına döndü!

     Mursi ile kankaydı, bir Amerika darbesi ile gelen Sisi, Mursiyi idamla yargıladı adamın kalbi dayanamadı mahkeme salonunda yığılıp öldü!

Daha çok vaka var ama kısa keseyim!

Şimdi Miçtotakis!

Yahu bu Miçtotakisin dünyadan haberi yok!

Benim gibi üç beş örneği bilse Vallahi “ üstü kalsın diyerek kaçacak!

Ulan adam, otur oturduğun yerde!

Bizimle neyin arasını düzelteceksin!

Öyle yağma yok; alıp beslediğin Fetö’cüler varken, sen zor ara düzeltirsin!

Ha bana kalsa düzeltme!

Canını seviyorsan beni dinle!

Sonra sonun Kaddafi ve Esat gibi olursa şaşırma!

Şu an biz seninle iyiyiz!

Biraz uzak oyna yeter!