Gündem Uyanış
BİR TOPLUM BU KADAR MI KENDİNİ TESCİLLER
21-09-2020 16:22 1499

BİR TOPLUM BU KADAR MI KENDİNİ TESCİLLER

 

 

 Mustafa Kemal, ( bazıları kızacak ben yine de Atatürk diyeyim)

 İyisiyle kötüsüyle bu ülkeye damgasını vurdu, zamanlı ya da zamansız her fani gibi göçtü gitti!

Gideli neredeyse yüz yıl olmuş, hala onun üzerinden vatanseverlik ölçüleri kurmaya devam ediyoruz!

         İyi dil bilirdi, nazik ve kibar adamdı, şık giyinirdi ama Seyit Rıza olayında olduğu gibi de acımasızdı! Çünkü Cumhuriyeti kapsayıcı olarak kurmadı, tekçi ve Türk olarak kurdu!

         Eğer kapsayıcı olsaydı kurduğu cumhuriyette şimdi bir Alevi Vali, Kaymakam, ne bileyim bir Emniyet Müdürü olurdu, ya da yasal statülü cem evleri ve dini görevlisi olurdu!

         Bu açık ve net olarak görünendir! O nedenle bana bu konuda “ ama öyle oldu da, öyle gerekiyordu” falan demeyin!

Bunlar hep bize dinlettiğiniz ve böyle diyerek üstten pastayı götürüp, altta bizi kuru ekmekle uyuttuğunuz masallardır!

Şimdi asıl meseleye dönelim!

Bı ülkede Atatürk rantını yemeyi adet edinmiş milyonlarca kafası basmaz var!

Sürekli “ Atatürk şöyle dedi de, böyle dedi de...”

Onları yüz yıl önce söyledi! Peki, senin kendine ait hiç mi fikrin yok?

Üstüne bir şeyler koyda senin ne maharet olduğunu anlayalım!

Hadi senin dediğin olsun!

Atatürk ne demişti?

“ Yurtta sulh, cihan da sulh” demişti!

Peki, senin sulh içinde yaşadığın bir komşun, bir ülke var mı?

Onun “ sulh” dediğini şimdi yargılanma koşulu olarak önümüze sürmüşsünüz!

Peki ya yurtta?

Kiminle barışıksın?

        Sorunlarını sulhla çözeceğine, neden hala şiddet ve bu şiddetin sonucunda ekonomik çökmüşlük, mutsuz ve beş parasız vatandaş!

Ha, bir de “ Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, mollalar rejimi değildir” demişti!

İşte burası önemli!

Artık kağıdı haram sayıp direk göbeğe ve biraz da aşağısına yazıyoruz!

Binlerce tarikat ve başlarında şeyhler!

İyi ki demiş! Ya demeseydi?

         Vaziyet bu ve ben şunu anlıyorum “ bizim kafamızın içi boş ve Allah Atatürk’ten sonra hiç birimize akıl nasip etmedi” diyerek akılsızlığınızı ve kafası basmazlığınızı tescil ediyorsunuz da farkında değilsiniz!

Sahi Canan Hanım durup dururken neden “ Mustafa Kemal” dedi!

Bak Muharrem sende kafa saat gibi ve buradan ekmek yemeye çalış!!

Tabi yerse!

***************

ÖKÜZE MEKTUPLAR

 

Öküzüm

Canım benim

Bütün dünya boynuzlarının üzerinde ve sen hala rahatsın

Hani hafif sallasan bize değiyor ve biz korkudan altımıza sığınıyoruz

Öküzüm benim

Sen ne kudretli şeysin

Altını yakıp üstüne bina dikiyoruz

        Yemeyesin diye ne kadar yeşillik varsa önce yolduk, sonra baktık olmuyor ot zehiri ile canına okuduk, yine sende tık yok!

         Ormanlar ağaçlar bizim için kaçamak gölgelerdi, ateşe verdik, şimdi açıkta sevişiyoruz dönüp baktığın bile yok!

Öküzlüğün bu kadarına pes doğrusu!

        Ulan millet göbeğe derin harflerle yazıya geçti, sen hala ağzında geviş, hangi duayı okuduğun belli değil!

Yani gözlerin olmasa hiç çekilir değilsin!

          Öküzgözü” şaraba sağlığına diyerek kadeh kaldırıyoruz, senin dünya hallerine “ eyvallah” diyecek kudretin yok!

Öküzüm!

Kaldır başını bir bak!

Etrafında yıldızlar, galaksiler, ay ve güneş var!

At sırtındaki dünyayı ve şöyle bir etrafına bak!

Vallahi “ deve sidiği şifadır” diyenler var!

Hani diyorum sen deveden iyisin ve bu konuya bir atlasan!

Mürit falan kaygın olmasın!

Senden iyisi yoktur ve etrafın üç saatte dolar!

Dünyayı senden alır, kendi boynuzlarına monte ederler!

Canım öküzüm!

           Bir gün bizim buralara uğrarsan o eski bol yeşillik arpa, saman yok ama sana anında ve evvel Allah ilk gemiyle dışarıdan envai çeşidini getiririz!

Sonra ye iç keyfine bak!

İstersen kaçabilirsin ve aramıza karışınca yemin billâh seni kimse fark edip götürmez!

          Ha biraz acemilik çekersin, malum boynuzunda koca bir dünya taşıyordun ve kendine gelmen bir kaç günü bulmaz!

Sonra hep el ele, kol kola kurban bayramını bekleriz!

Tabi bazen bu durumda en akıllılarımız kaçıyor!

Hani Rize’de bıçaktan sıyrılıp kendini denize atan gibi!

Öküz işte!

Sanki yüzüp karaya çıktı da bir şey mi değişti!

O bayram değilse, bu bayram kesilir!

Yeter ki sen öküz ol!

Bıçağın Şam’dan gelir

*****************

DOĞRU SÖYLÜYOR

 

 Yahu nasıl bir toplum haline geldik, düşününce bir hal oluyorum!

       Allah’a şükür, balataları sıyıralı çok oldu ve her vatandaş gibi bende yokuş aşağı türkü söyleyerek hızla gidiyorum!

      Şimdi biz bu hızla giderken istifini bozmayıp var olan gerçeği gözümüze sokanlar var ama gören kim?

Neymiş “ iç işleri bakanı, Anayasa mahkemesine posta koyuyormuş!

Daha öncede söyledim “ ben bu konuda âmâsız, fakatsız bakanımdan yanayım”

         İsterseniz biraz da ben size son sözümü söyleyeyim! Çünkü duvara tosladıktan sonra bu dediklerimi duymayabilirsiniz!

Sayın Bakanım diyor ki “ Ey anayasa mahkemesi sen kim oluyorsun, senin bu onayladıkların demokrasilerde olur, eski köye yeni adet mi getiriyorsun ve biz sadece sana gönderilenleri red edesin diye sana tahammül ediyoruz, gerisi asla ve katta!”

Çünkü geçmişte Reiste “ anayasa mahkemesi de kim” demişti!

         Hata daha da gerilere gidip “ anayasayı bir kez delsek ne olur” diyen Özal ı da hatırlamak lazım!

O zamanlar delmişti zaten, şimdi de her tarafı delik deşik!

İşte Süleyman Bey buna kızıyor!

Kevgire dönmüş bir anayasa da böyle demokratik ses çıkar mı?

Sanırım Bahçeli meseleyi hala duymadı ve derhal “ kapatın gitsin” derdi!

Ey balatayı sıyıranlar!

Yahu siz ne ayaksınız?

Başkanlık sistemi gelsin diye mezardaki ölülerin adına bile oy kullanmadınız mı?

İşte başkanlık sistemi budur!

Bu sistemde tek kişi vardır, diğerleri yoktur!

Gerçi ben de hayret ediyorum, bu son günlerde Anayasa mahkemesi neden hortladı diye!

Galiba başına taş düştü, ya da artık vijdan denilen görünmez devreye girdi de “ nerden inceyse oradan kopsun” dedi!

İşte hesapsızlık ve kitapsızlık böyledir!

Ölçmeden, biçmeden atlarsan sonuçları acı olur!

Biz kendi elimizle bu sonuca razı olduk!

Şimdi tehlikeyi Doğu Perinçek bile anladı, siz hala anlamadınız!

Adam rejimin değiştiğini biliyor ve yeni rejimden parsa kapma telaşında!

Zaten hep öyleydi!

Bunu yaparken iki cepheden birini kendisi, birini de Bahçeli seçmiş!

Bahçeli, “ kapatın, işgal edin” diyerek bir de il plakaları dağıtıyor!

Bu zavallının elinde de “ HDP’yi kapatın, bu sorunu da silahla çözün” gibi bir acımasızlık ve çaresizlik kalmış!

Eh, her ikisi de biliyor ki bu rejimde ekmek yemenin yolu buradan geçiyor!

        Bu rejimde “ demokrasi, insan hakları, hele barış gibi” sözcükler, sırtınızdaki benzin bidonudur ve gerisini siz düşünün!

İşte bu manzaraya baktığımızda sayın bakan yerden göğe kadar haklıdır!!

Ey anayasa mahkemesi, sen aklını peynir ekmekle yemeye devam et!

Top