PATATES

Anadolu insanın vaz geçemediği en önemli besin kaynaklarından biridir..Kuru fasulye, mercimek, nohut gibi bakliyatlar da öyle!..

İşte bunların hepsi artık dışarıdan, ithal edilerek soframıza geliyor!.

Bizler devasa ova ve topraklarımızı ayrık ve deve dikenlerine teslim edip bir köşeye çekilince, tarım ülkesi diye tabir edilen bir memleketin dışarıdan söz konusu tarım ürünlerini para vererek bize yedirmesinin ne kadar acı bir tablo olduğunu " patates" örneği ile daha da derinleştirebiliriz!.

Peki, neydi bu patates olayı?

Ben kodesi boyladığımda seksen kuruş civarıydı!.

Birden duyduk ki altı liraya yükselip, diğer sebzelere tepeden hava atıyor!.Üreticinin depolarında çürüyüp çöpe atılalı bir kaç gün olmuştu!.

Ucuza toplananlar ise sırra kadem basmış, ortalıkta görünmüyordu!.

Meğer Suriye'de depolanmış!.

İlginç!.

Biz orada patates stoklarken, karşılığında bu tarafa Suriyeli mülteci almışız!.

Hal böyle olunca dönemin Bakanı Fakıbaba " kafamın tasını attırmayın, gider Suriye'den geri getiririm" demez mi?

Bunu duyanlar şoku bir türlü atamadılar!.

Savaşta parça pincik olan Suriye'den patates ithal etmek!.

Daha düne kadar komşuya gidip " varsa iki patates" dediğinizde size sele ile verir ve üstelik " biraz daha vereyim mi?" derdi!.

Şimdi ise böyle bir durum da "Kur-an çarpsın ki yok " denilerek hemen kapıda yüz geri ediliyorsunuz!.

Peki bunlara sormak gerekir: Patatesle aramıza niye girdiniz?.

Bu patates ki bizimle tanışalı yüz yıllar olmuş ve biz onu fazla rahatsız etmeden hep doğal hali ile yemişiz!.En fazla tirit ve haşlama olarak!.Ha, bir de köze atılanı var ki, işte o başka bir şey!.

Sanki elin Gavuru gibi kırk kalıba sokmuşuz!.Onların "çizisi, cipsi" falan hikaye!.

Biz ayıp olmazsa çiğ yiyeceğiz!.Zaten közdekini de rivayete göre bir tesadüfle keşf etmişiz!.

Kavgada karısına attığı patatesin sekip köze düşmesiyle bu güzel damak tadına varmamız Allah'ın bir hikmeti!.

Bu arada duydum ki, yeni ürün çıkmış ve fiyatlar boynunu büküp geliyormuş!.

"Üç yüz koyun verip et fiyatlarını düşüreceğim" diyen Fakıbaba, Suriye'de misafir edilen patateslerimizi ne yaptı, bilemem?!

Umarım şu an doğru bir vicdanla yaz tatilinin keyfini çıkarıyordur..

Bana gelince:

Geçen hafta köydeydim Anneme " şu közlerin üstüne bir kaç patates atalım" dedim..

Büyük bir üzüntüyle gözlerime baktı ve etrafındakilere " bu çocuk iyi değil" dedi !.

Galiba yine kurşun döktürecek!.

**********************

MUSKA

İçeri düştük ya!.

Tabi siz oraya düşmekle kalmıyorsunuz, en büyük ezayı dışarıdaki eş ve dostlarınız çekiyor!.Seksen yaşındaki anamın neler çekebileceğini biliyordum ama, her gelip gidene beni sorup ağıtlar yakacağını bilmiyordum..Ana yüreği işte..Gözünde her zaman çocuksunuz!.

Tüm bunlar bir tarafa..Artık adaletin ne zaman tecelli edeceğini kestiremeyen eşim, yörenin en derin hocasına bir muska yaptırıp açık görüş gününde bana getirmez mi?!

Üstelik " ne olursun bak bunu mahkeme günü üzerinde taşırsan kesinlikle dışarıdasın" demez mi?

Zaten içerideyim..Kadın eziyet çekiyor..Sırf üzülmesin diye aldım cebime koydum!.

Ziyaret bitipte koğuşa döndüğümüzde aynısını bir başka arkadaşın eşi de yapmış!.Üstelik o birde kafese bir kedi koyup götürüp mahalledeki ziyaret ağacının dibinde azad etmiş!.

Arkadaşla bunları konuşup gülüştük!..

Derken üç ay sonra ilk mahkemeye çıktık!.Eşlerimiz bir kez daha hocayı ziyaret etmişler " mesele tamamdır, yarın çıkarlar" demiş!.

Neyse, Hakim kararını açıkladığında herkes tahliye oldu, biz iki muskacı kaldık, iyi mi?!

Üstelik kıblenin yönünü bilmeyen Turap Günay bile tahliye oldu!..

Tekrar cezaevine döndük!.Bizimkiler bu sefer ilk görüşte bizi yemine verip ," muska ile mahkemeye çıkıp, çıkmadığımızı sordular!"

Derken iki ay sonra biz de tahliye olduk!.

Bizim ki " Okuttuğum Yasin olmasaydı, sen nah çıkardın!.