Gündem Uyanış
  HİLAFET ÇAĞRILARI
03-08-2020 13:38 2237

HİLAFET ÇAĞRILARI

 

 

 

 

       Bir bölümü camii olarak ibadete açıkken, müze statüsündeki Ayasofya'nın 24 Temmuz'da (Lozan Antlaşması yıl dönümü) camiiye dönüştürülerek bir siyasi gövde gösterisi ile ibadete açılması, her tarikatın farklı kıyafet ve simgeleriyle ayrı bir yürüyüşle hilafet çağrısı yapması...

    Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın elinde kılıçla çıktığı merdivenlerden büyük bir tepki yaratan "lanet" hutbesi okuması, Albayrakların Yeni Şafak gazetesi tarafından çıkarılan "Gerçek Hayat" dergisinin hilafet çağrısı yapması, Bilal Erdoğan'ın "neden Latin harflerine geçildi" sorgulaması, Kadir Mısırlı rolüne soyunmuş Dilipak'ın hilafet çağrısı... Şeriat özlemi içindekilerin bağırışları...

         Siyasal İslamcılardan oluşan erkekler heyetinin toplanarak ziyaretlerde bulunarak yalan yanlış bilgilerle kamuoyu oluşturup İstanbul sözleşmesinin hedefe koyması, kadınlara yönelik artan baskı, şiddet, cinayetler, sosyal medyanın hedefe konması, sansür yasasının onaylanmak üzere olduğu ve başka birçok gelişme giderek güç kaybeden, itibar yitiren saray iktidarının din ve milliyetçilik ateşine benzin dökerek ülkeyi daha derin bir uçuruma doğru sürüklediğini gösteriyor.

*************

 

GENÇLİĞİMİZDE

 

Gençlik yıllarımızda bizi coşturan,

İsmet Paşa'nın iki veciz sözü vardı

Biri, "Namus erbabı. namussuzlar kadar cesur olmalıdır"

Diğeri, "Eşkiyanın bu gece ne yapacağı bilinmez"

          Yanılmıyorsam Paşa bu sözleri, İçişleri Bakanı Faruk Sukan'ın bir gece, kimi Adalet Partisi Gençlik kolları militanlarının da katıldığı Meclis  aranmasından sonra söylemişti..

      Milletvekili ve Senatörlerin oda ve dolaplarının bir gece yarısı aranması, Türkiye'yi ayağa kaldırmıştı.

Paşa, üzgün ama sert bir tutum içindeydi.

Yıllar sonra yapılabilecekleri işaret ediyordu.

"Eşkıyanın bu gece ne yapacağı bilinmez"

Q günden sonra;

Yaptığımız mücadelenin "namuslularla namussuzlar mücadelesi" olduğunu sıkça takrarlardık.

İki gün önce Sakarya valisi İlhan Balkanlıoğlu'nun  "İsmail ağa Tarikatı" müritlerinin  "Tekbir"  naraları eşliğinde göreve başladığını yazmıştım.

Cumhuriyet Gazetesinde, Işık Kansu

Bu gün Aynı konuya daha derinlik kazandırmış.

      Işık Kansu AKP’nin varlık nedeninin cemaatler olduğunun altını çizerek,"AKP nin kuruluş sürecinde dinsel vakıf ve örgütler önemli rol üstlendi" diye yazmaktadır.

         Ülkeyi Yönetenlerin cemaat bağlantıları açısından çok önemli Olan ve Tuğgeneral Halil Helvacı oğlu imzasını taşıyan, İstanbul Jandarma Komutanlığına ait 27 Şubat 2004 tarihli belgede: "Necip Fazıl Kısakürek'in Seyit  Abdülhakim Arvasi dergahının etkisiyle Tarikat- Cemaat ilişkilerine katıldığı ve  Milli Görüş hareketinin önde gelen isimlerinin yetişmesinde önemli rol oynadığı, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül'ün bu isimlerin başında geldiği" belirtilmektedir.

      Aynı belgede, Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Binali Yıldırım ,Başbakan yardımcısı Recep Akdağ gibi AKP nin önde gelen isimlerinin "Nakşibendi Tarikatının İskenderpaşa Dergahı"na bağlı oldukları yazılıdır..

Bir önceki yazımda yazmıştım.

 İçişleri, Sağlık, Adalet Bakanlıklarından "Menzil Tarikatı"nın boru sesleri yükseliyor.

Mustafa Kemal'in "Kastamonu Nutkun"da Söylediği gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti;

Şeyhleri,

Seyitleri,

Dergâhları

Tarikatları,

Müritleri,

Meczupları barındırmıyorsa, bu olanlar da neyin nesidir.

        Demek oluyor ki; "Demokratik, Laik, sosyal, hukuka bağlı Türkiye Cumhuriyeti'"ni  "Cemaatler Koalisyonu"  yönetiyor.

Bu aklın alabileceği bir yönetim tarzı olamaz.

Cemaat, Tarikat mensupları mürtecidirler.

 Uygarlığı henüz sindirememişler.

 İlkel bir devlet tarzını getirmeye çalışıyorlar.

 Adım atışlarından da "Teokratik"  düzen arzusu ile kavruldukları anlaşılıyor.

O halde;

Bundan sonra yapılacak mücadele;" Namuslularla namussuzlar" ın değil.

Mürteciler ile Laik, demokrat ve hukuka bağlı Cumhuriyetçilerin mücadelesidir

"Saflarınızı sıklaştırın çocuklar".

Top