Son Dakika
Cumhuriyet Halk Partisini, Mustafa Kemal üç temel esasa dayalı olarak kurdu.
Bağımsız bir ülke,
Laik bir devlet,
Batılı bir toplum .
Temel amaç bunlar.
CHP nin kuruluştaki ilerici, devrimci ruhunu da inkar etmemek lazım.
Lakin;
CHP "Çok partili dönem"e geçildikten bu yana tek başına iktidar olamadı.
İktidar olamayınca da bütün enerjisini iç iktidar için harcayan bir "siyasal organizasyon" haline geldi.
Zaman zaman büyük yalpalanmalar görüyoruz. Devrimci, ilerici doğrultuyu, sorunlara odaklanma tutarlılığını CHP de kalıcı görmek olanaklı değildir.
1960 lı yıllarda kurulan ve "sol" kanatta cesur atılımlarda bulunan TİP hareketi karşısında "ortanın solu" diye sloganik refleks göstererek Türkiye İşçi Partisinin sol eylem ve fikriyatını önemli ölçüde engellemiştir.
Benzer bir gelişme de 1970 li yıllarda Ecevit'in genel Başkan lığı sırasında olmuştu.
Bu defa "Demokratik Sol" ön plandaydı.
Ecevit daha güçlü konuşmalar yapıyor, daha akılda kalıcı sloganlar üretiyordu. Karşılığını da % 42 oyla aldı. Fakat başarılı iktidar olamadı.
Bütün bu gelişmeler olurken CHP kimi zaman olağan, kimi zaman olağanüstü, kimi zaman tüzük veya proğram kurultayları düzenliyordu.
Hiç bir kurultay, CHP de köklü değişim sağlayamadı.
Kurultaylar, parti içi hiziplerin doğmasına , güçlenmesine neden olmaktan gayrı bir işe yaramadı.
"12 Eylül darbesi" yapıcıları bütün partiler gibi CHP yi de kapattı.
CHP yerine Kurulan, Erdal İnönü'nün öncülük yaptığı Sosyal Demokrat Halkçı Parti Türkiye'nin en demokrat siyasal örgütüydü. Demokratik atılımları, tutarlı duruşu, sorunlara yapıcı ve çözücü yaklaşımı bu gun dahi saygıyla anılmaktadır.
CHP nin yeniden kuruluşu ve SHP yi yutuşu ; Solun, sosyal demokrat hareketin "güdük" kalmasına neden olmuştur.
Cesaretle ve çok açık söylenmesi gerekirse ben söylüyorum.
Keşke CHP yeniden kurulmasaydı.
Şimdi; CHP anlaşılması güç duruma gelmiş bir örgüttür.
CHP Sosyal Demokrasiyi, devrimciliği, ilericiliği bir türlü içselleştiremeyen ama bazı kimselere menfaat sağlayan bir organizasyondur.
CHP Yöneticileri bu pozisyonlarını bildikleri için olur olmaz "Kurultay" düzenliyorlar.
Daha bir ay önce bir kurultay düzenlenmişti.
Bir kaç gün sonra "Tüzük Kurultay"ı olacak.
Tüzük değişecek.
Daha "Demokratik bir tüzük"ün yapılacağına dair hiç bir işaret, hiç bir inanç yoktur.
Parti İktidarında olanlar yerlerini daimileştirmek için tahkimat yapacaklar.
Tüzük değişikliği gereksiniminin farkına bir ay içinde mi varıldı?
Hayır.
Yükselen demokratik talepler "parti iktidarında olanlar"ı oligarşik önlemler almaya zorluyor.
Yetkileri genel Merkeze bırakan bir tüzük değişikliği önerisiyle karşılaşacak olursanız şaşmayın..
Sağdan düşünce ve kadro devşiren bir yönetimden başka ne beklenebilir ki.