Gündem Uyanış
KORKU  TELAŞ VE PANİK
20-04-2018 19:05 580

KORKU TELAŞ VE PANİK

 

 

AKP- MHP ortaklığı "erken çeçim" kararı aldılar.

      Ortaklığın küçük parçası MHP Genel Başkanı Bahçeli çok buyurgan ifadelerle seçimin erken yapılmasını önerirken, iki hususa vurgu yapıyordu.

     Seçim sürecine giden yolda toplumsal, ekonomik ve siyasi dinamikleri etkileyen çok sayıda menfi faktörlerin yeşerdiğinin altı çizilirken;

     Birinci husus " seçim sürecine tesir eden faktörlerin başında, Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası ilişkileriyle bunların sosyal, siyasal ve askeri yansımaları gelmektedir. Bir diğer tayin edici öge de ekonomik göstergelerdir. " denilmektedir.

     İkincisi de, Yerel seçimlerde AKP ile MHP'nin, ittifakı bozabilecek boyutta sorun yaşayabilecekleri hususudur.

      İttifakı bozmadan meclise girebilmek için MHP, Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimini öne almayı her iki taraf için yararlı bulmaktaydı.

     Çünkü ittifak bozulduğu takdirde MHP Baraja takılacaktı. AKP de Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybedecekti.

Seçim erkene alınınca her ikisi kazanacak mı?

      MHP birkaç Milletvekili ile Meclise girebilir. Ama Cumhurbaşkanı koltuğunu almak, düşündükleri kadar kolay olmayacaktır

    Muhalefet, Seçim tarihi AKP genel başkanı tarafından açıklandığı ilk saatlerde bir sarsıntı geçirdi. Sonrasında toparlandığını gözlemliyoruz.

      Ülkeyi iyi yöneten hiç bir iktidar seçim tarihini öne almaz. Putin'in Seçim tarihini öne aldığını duydunuz mu? ABD de çok uçuk Başkanlara rağmen seçim gündeme getirilmez. Yanlışlıklar varsa, kötü yönetiliyorlarsa başka demokratik mekanizmalar işletilir.

      İktidar; Kötü yönetim nedeniyle bozulan iç ve dış siyaseti, sosyal, yönetsel bozuklukları, ekonomideki menfi göstergelerin üstesinde gelemeyince, daha fazla kötüye gitmemek için "erken seçim" seçeneğini kullandı.

Korku, telaş ve panik içinde alınan bir karardır.

     Muhalefet, 16 yıldan beri tek başına iktidar olan AKP nin "yalan ve talan"la Türkiye’nin sorunlarını derinleştirdiğini, Parmak hesabıyla demokrasiye karşı her türlü hileye başvurduğunu, Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partileri içine sindiremediğini, görmezlikten geldiğini, seçimle gelmiş milletvekillerini tutuklattığını, seçilmiş Belediye Başkanları yerine memur tayin ettiğini;

Seçmene anlaşılabilir şekilde anlatırsa bu iktidar sonuç alamaz.

Erken seçim ayaklarına dolaşabilir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde %49,4 lük "Demokratik Blok" güçlendirilerek sürdürülmelidir.

     Cumhurbaşkanı adaylığı hususunda seçmen eğilimleri gözlenmez, seçmen kümelerinin hangi adayı kolaylıkla tercih edeceği gözetlenmezse büyük bir yanlışlığa neden olunabilir.

      Örneğin, Kürt, Ermeni, Süryani Roman, Alevi, Ezidi yurttaşlarımız AKP adayına oy vermek eğiliminde değiller. Ama kendilerine dokunmayan, kendilerini görmeyen adaya da yakınlık duymaz, oy vermezler. O nedenle ikinci bir "Ekmeleddin Vakası" yaşanmamalıdır.

Olağanüstü Hal yönetimine yakın yapılar demokrasiye uzak yapılardır.

       Erken seçim tarihinin belirlenmesi ile OHAL ın üç ay uzatılmasının aynı günde, aynı saatlerde olması bir talihsizliktir.

     OHAL şartlarında yapılacak seçimin demokratik ve adil olduğuna inanmak çok zordur.

     Bütün bu şartlar altında demokratik mücadele vermek "namus erbabı" nın borcudur.

Bu ahval ve şerait içinde dahi görevimiz; Cumhuriyet kazanımlarımızı, demokratik hak ve özgürlüklerimizi korumak ve kurtarmaktır.

ŞİKÂYETİM VAR

 

ANADOLU'YU aydınlatan,

Anadolu'ya "En hakiki mürşit" ilimi taşıyan,

Anadolu, halkını Bey takımının, feodal ağaların, yobaz din bezirgânın zulüm, fesat ve yalanından kurtaran,

Köylü çocuklarını bilimle yoğuran

Öğretmen, ziraatçı, Sağlıkçı, Hemşire, Ebe

Ressam, müzisyen yetiştiren KÖY ENSTİTÜLERİ bundan tam 78 yıl önce kurulmuştu.

     Köy Enstitüleri köylü çocuklarını, hem okutan hem de okuttuklarını uygulatan, ezberden uzak eğitim veren, eğittiklerini, köylerde öğretmen olarak istihdama hazır hale getiren saygın "Eğitim Kurumları" idi.

     Köy Enstitüsünde yetişenler öğretmendi. Aynı zamanda bir müzisyen, bir ressam bir marangoz, bir duvar ustasıydılar.

 

Köylüyü üretime katmaları,

Köylüyü vurguna, soyguna, sömürüye, yalana, yobazlığa karşı uyandırmaları bey takımını, feodal ağaları kaygılandırmıştı.

 

Ağalar, beyler, eşraf hemen bir oldular. Bin bir iftira ve yalanla harekete geçtiler.

"Anadulu Ateşi"ni söndürdüler

"Anadolu Işığı"nı karartılar.

 

Yerine "aydın Din Adamları" dedikleri "kinci ve dinci" kadro yetiştiren

"Yüksek İslam Enstitüleri"ni kurdular.

 

"Çamlıbel'de bir gül açsa

Uykuları kaçar Bolu beyinin.

Çünkü kırmızıdır gül.

Halkın ve toprağın uyanışına benzer.

Bir değil bin gül açıyordu Anadolu'da

Ekmeği ikiye bölsen.

Aydınlık sesi duyulurdu halkın.

Köyleri tutmuştu aşkın ve terin hünerleri.

Bir oldular da Bolu Beyi ile

Kapattılar Enstitüleri..."

 

Halkımızı karanlığın,

Halkımızı yobazlığın kucağına itenlerden

ŞİKÂYETÇİYİM..

Top