Gündem Uyanış
Ölümü Beklemek!
29-01-2020 15:21 26530

Ölümü Beklemek!

 

 

       Deprem fay hatlarında yaşayan tüm yoksullar, inanın, bir şekilde ölümü beklemek adına  "kaderine" razı edimiș!!

       Yoksul vatandaş katlanması zor olan bu acı gerçeğin bilincinde olsa da, elden ne gelir? Sistemin yarattığı algının teslimiyetine kapılmış!

Öyle Kolay değil, depreme dayanaklı sağlam bir ev sahibi olmak. İnsanımızın ısınacak parası yok!

Sivrice depreminin oldukça güçlü sarstığı şehrim Malatya yı dün gezdim.

 Başta her depremde büyük hasar veren Yeni Camiyi ziyaret ettim.

 Malatya'da depremin ana ölçüm parametresini daima bu camimiz bize verir.

Sebebi eski bir dere yatağında imar edilmiş olmasıdır.

 Her depremde büyük hasarlarını ilk o, bize sunar. Yine ana deprem şiddeti ölçümünü bizimle paylaştı.

       Büyük Yeni Camimizin ana kubbesi bu defa yerinden kopar hale gelmiş, kubbesini taşıyan ayaklarında çatlakları oluşmuş.

Hasarı bu defa eski depremlerden fazla.

         Çevresi koruma altına alınmış, kapısına kilit vurulmuş. Medyayı taradım, cami ile ilgili tek haber yok! Sanırım, bu defa camiye yeni bir yer ararlar!

          Çarşının eski betonarme 40-50 yaşlarındaki çoğu imara uygun eslafta olmayan iș hanı ve binalar, dere yatağı üzerinde kurulu: Fuzuli, Paşa köşkü, Emeksiz ve Sivas caddelerindeki büyük binaların bazıları ağır hasarlıydı. Binaların bir kaçı ağır hasar almış, yıkımları için kapatılmış ve mühürlenmişlerdi..

        Şehrin bir başka çehresi AKP iktidarı sonrası Ankara yolu üstüne taşınan yeni sitelerde oturmaktı. Namı diğer; "Fahri Kayahan" semti, bu nadide yerlerin bașını çekiyordu. Bu yeni konum, Malatyamıza yeni bir sınıfsal görünüm katmıştı.

Eski Malatya yerlisinin orta hallisi ve ucundan zenginleri son on beş yıl içinde bu yeni semtte yapılan sitelerde oturmaya başladılar.

        Maalesef deprem sonrası bu semtte kalanların forsunu ilk defa zemini sağlam olmayan yine dere yatağında kurulu binalar ve üçkâğıtçı malzemeden çalan müteahhitlerin gösterişli ama çürük binaları bozdu. Yeni semtte de birkaç ağır hasarlı bina vardı. Çoğunda çatlaklar oluşmuştu.

         Eski şehir, klasik çarşı rolüne devam etmişti. Eski evlerde köy yoksulları, öğrenciler, işçi aileleri ve yeni yoksul yaban komşularımız artık oturuyordu. AKP iktidarı döneminde eski șehrin adı, yerlilerince; "çarşı" olan bu eski yerleşim alanları; Elazığlılar, Bingöllüler, Adıyamanlılar, Muşlular, Urfalılar, Kobanili, Efrinli, Halepli, İdlipli, Afganlı vs. kısacası "Suriyeli"ler ile "Lübnanlașan" bir şehir olmuştu..

        Deprem gecesi bu son ağır depremi yaşar iken aklım hep eski şehirde kalan bu yoksullara neler olduğu merakı ile geçirdim. Şehrin tamamına dair haberleri ve raporları aldıkça depreme karşı hiçbir tedbirin olmadığını anladım.

       Kaldı ki biz Elazığ-Sivrice Depreminden sadece etkilenmiș tik, aynı fay üzerindeydik. Bizlerin fay gerilimi yeni bir depreme gebeydi. Sıra ya bizde, ya komşulardan Bingöl'de, Ovacıkta veya Gölbaşı- Maraş-İslahiye hattındaydı.. Bu deprem hattında yaşayan özellikle yoksulların ölümlerini beklediklerinin o dehşet acısını hissettim.

       Son üç gün hükümet, devlet ve belediye yetkilileri sadece șov yapıyorlardı. Tv kanallarında milli birlik propagandaları ve bir iki deprem-zadeyi kurtarma canlı filmini yandaş tvilerinde dünyaya sunarak, kendini tatmin ediyordular.

        Halbuki zavallı laș mıș yetkililer, depremler için yatırılan DASK sigorta paraları ve deprem vergileri hiç yokmuş gibi, tv kanallarında yandaş çığırtkanları ile deprem-zedeler için açtığı banka hesabına para yatırma ve Cuma Namazı sonrasında cami kapıları önünde deprem-zadeye yere serdikleri paçavra üstünde cami vaizcisi vasıtası ile halktan hala para dileniyordular!!

         Yani medeniyette bir santim ileri gidememiş haldeydik! Hükümet, devlet ve belediyeler yerinde sayıyor, vatandaşın yaşamını korumak sorumluluğu hala yok! Muhalefet ise, muhalifliği protesto gevezeliği olarak sunuyor, gelenek ve normal yaşam tarzı haline getirilmiş, bu soyguncu ve katil deprem sistemine sadece çanak oluyordu.

 

Vatandaşın boyun bükmesi için bölge insanı yolsuzlukla depremlerin kaderi olarak lanse edilen ölümü beklemeye razı, yaşayıp gidiyordu...

Top