Gündem Uyanış
KİMİ DER Kİ KADIN!?
09-03-2018 16:55 722

KİMİ DER Kİ KADIN!?

 

 

     Bir trajedi sonunda gündeme gelmiştir 8 Mart. Yine kadınların canları, kanları, acıları, gözyaşları vardır. Kahramanca direnişleri vardır..

    8 Mart 1857 tarihinde ABD‘nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi yaşamını yitirdi…

     26 – 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka‘nın Kopenhag kentinde 2.Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın- Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

     İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı fakat her zaman ilkbaharda anılıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921‘de Moskova‘da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti. Adı da “DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” olarak belirlendi.

     Dünya Kadınlar Günü, 1960’lı yılların sonunda ABD’de gerçekleşen çeşitli gösterilerde anılmaya başlanmasıyla Batı Bloku ülkelerinde daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık1977 tarihinde 8 Mart’ın “DÜNYA KADINLAR GÜNÜ” olarak anılmasını kabul etti.

     Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ” olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında ve onu izleyen yıllarda daha yaygın, ve yığınsal olarak kutlandı, kapalı mekanlardan sokaklara taşındı.

 

“ANADOLU KADINI” hep itilmişti, kakılmıştı.

Erkek egemen toplumda adı dahi yoktu. Alınıp, satılan 2.sınıf varlıktı.

Çoğunlukla Nazım HİKMET’ in ait olarak bilinen ve Nazım Hikmet’le birlikte hapis yatan  Nail Vahdeti ÇAKIRHAN’ ait olan şiirinde kadını mısralarda şöyle anlatmış:

 

“Kadın Telakkisi

 Kimi der ki kadın;

Uzun kış gecelerinde,

Serip* bir döşek gibi

 

           Yatmak içindir.

 

Kimi der ki kadın ;

Yeşil bir harman yerinde,

Dokuz zilli bir köçek gibi

 

             Oynatmak içindir.

 

 Kimi der ki, hamur yoğurur.

Kimi der ki, çocuk doğurur.

Her ağızdan bir söz:

 

Kimi der ki, ilk göz ağrım.

Kimi der ki, onunla dolu bağrım.

 Kimi der ki, bunca yıldır yaşıyorum ayalimdir.

Kimi der ki, boynumda taşıyorum vebalimdir.

Ne bu,

Ne şu.

Ne öyle,

Ne böyle.

 

Ne döşek,

ne köçek.

Ne ayal,

ne vebal…

 O benim;

 

Kollarım, bacaklarım, dudaklarım

 Ve başımdır..

Yavrum, anam, öz kardeşim, karım,

Hayat arkadaşımdır (kavga )”

 

(NAİL ÇAKIRHAN- şair, edebiyatçı, mimar

D. 1910- Muğla Ö 2008 Muğla)

 

     Bu ülkede en çok ezilen, horlanan, şiddet gören, kanı ve gözyaşı döktürülen kadınlarımızın gününü kutlamak; göz boyamaktan öteye gitmeyecektir. Yine siyasiler parlak nutuklar atacaklar “kadınların önemini” anlatacaklardır. Ancak şunu sormak kimsenin aklına gelmeyecektir; uyguladığınız eğitim sisteminde (4+4+4) kaç bin kızımız,dört yılın sonunda eğitimlerini yarıda bıraktı?.. Kaçı küçük yaşta evlendirildi?..

 

Bu düzen ve yaklaşımlar kadını yok saymaktadır…

 

Dini referans alıp, kendi çıkarları doğrusunda hareket edenler; kadınlarımızın giyimi, kuşamı, saçı ve başıyla uğraşmaktadır. İslami referans olarak alan bazı tarikatlarda zaten kadının; doğurmaktan, zevk aracı olarak görülmekten başka bir işlevi yoktur. Ne yazık ki; buna rağmen kadınlarımızın büyük bir bölümü, kendilerini ezen ve sömüren bu düzene bilinçsizce hizmet etmeye devam etmektedir…

 

EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜNÜ kutlarım…

Top